28.Şubat.2015’te Milliyet’te yayınlanan yazım…
Çevre, kapitalizm ve küreselleşme gibi konularda mizahı kullanarak ses getiren eylemlere imza atan Amerikalı aktivist ikili Yes Men, Türkiye’de penguenleri ve Duran Adam’ı etkileyici protesto yöntemleri olarak görüyor
Yes Men, 1990’ların ortasından beri aktivizmin en çok tanınan Amerikalı ikilisi. Ses getiren eylemleriyle dünyanın dört bir yanından insanların aklına kazınan Yes Men, Andy Bichlbaum takma adını kullanan Jacques Servin ve Mike Bonanno takma adını kullanan Igor Vamos‘tan oluşuyor. Çevre, küreselleşme, kapitalizm, yolsuzluk, ekonomik ve sosyal eşitsizlik gibi konularda medyanın ilgisini çeken eylemlere imza atan Yes Men, aktivistlerin yardımıyla hayata geçirdikleri üç filmle protestolarını taçlandırdı.
Yes Men, dünyanın en güçlü iş adamları ya da siyasetçilerinin kılığına girerek konferanslara katılıyor; Dünya Ticaret Örgütü ya da başkanlığa aday olduğu süreçte George W. Bush için sahte bir internet sitesi kurarak kamuoyu ve medyanın dikkatini çekiyor.
Andy, 2004 yılında BBC’yi bile kandırmayı başararak Amerikan şirketi Dow Chemical’ın üst düzey bir yöneticisi kılığında canlı yayına bağlandı. Dünyanın en korkunç endüstriyel kazalarından biri olarak görülen, 1984 yılında Hindistan’da gerçekleşen gaz sızıntısı için özür diledi. Ses getiren eylemlere imza atan Andy ve Mike ile Boğaziçi Üniversitesi’nin uluslararası misafir programı Boğaziçi Chronicles’ın konukları olarak geldikleri İstanbul’da konuştuk.
Zapatistalarla başladı
Mike, Yes Men’i “Biz hem aktivist hem komedyeniz. Küreselleşme karşıtı hareketin içinden doğduk. Neo-liberal ekonomik politikaları, yoksullar ve çevre üzerinde nasıl bir etkisi olacağına bakılmadan uygulanan serbest ticaret anlaşmalarını eleştirerek başladık. 1994’de Zapatistalarla başlayan ve Seattle’da Dünya Ticaret Merkezi’nin protesto edilmesiyle devam eden küresel hareketin bir parçasıyız. En başta serbest bir dayanışma organizasyonu olarak hareket ediyorduk. Ancak 11 Eylül’le birlikte her şey değişince biz de kampanyaları olan organizasyonlarla çalışmaya başladı. Bir hareket görünür olmaya ihtiyaç duyduğunda merak yaratarak medyanın ve insanların ilgisini çekmeye başladık. Wall Street’i İşgal Et eyleminde çok aktifleştik” sözleriyle anlattı.
Asıl hedef kamuoyu
Andy ise eylem haritalarını nasıl çizdiklerini, “Harekete geçmeden önce ‘Nerede bir şeyler yapabilirim? Neyi yapmama izin var? Yasadışı olacaksa bile bundan kurtulabilir miyim? Başkalarını ne heyecanlandıracak? Beni ne güldürür?’ diye düşünüyor ve hesaplama yapıyorsunuz. Bütün amaç insanların eğlenmesini, haberlerin yayılmasıyla olayların üzerine düşünmesini sağlamak. Bazen hükümetleri ve şirketleri aşağılamak ya da utandırmak zorundasınız. Ama hedeflediklerimiz onlar değil, kamuoyu. Toplum, güçlü bir şeyi aşağıladığınız ya da utandırdığınızı gördüğünde gülecektir. ‘Aslında güçleri yok, onlar sadece bir palyaço‘ diye düşünecektir” diyerek açıklıyor.
Penguenlere ne yapılır?
Mizahın Yes Men için neden önemli olduğunu Andy, “Mizah gerçekten çok iyi bir araç, çünkü ona karşı yapabileceğiniz bir şey yok. Biri size şaka yaptığında buna sinirle karşılık verirseniz, bu çok aptalca görülür. İnsanların gülmesi, esprinin neyle ilgili olduğunu ve ima ettiklerini anlamış oldukları için çok güçlü. Mesela Türkiye’de penguen gibi giyinenler, buna karşı ne yapabilirsiniz ki? Ancak eğer mizah yaptığınızda ceza alıyorsanız yapabileceğiniz gizli şakalar da var. Mesela Rusya’da Putin yanlısı bir gösteriye nasıl müdahale edilebilir ki? Ya da buradaki Duran Adam’a?” şeklinde ifade ediyor.
Mike da mizahı, insanların paylaşmasını ve fikirlerin daha hızlı yayılmasını sağladığı için iyi bir yöntem olarak görüyor. Charlie Hebdo saldırısını sorduğumuzda ise Mike, “Mizahçılar yaptıkları işe yarıyorsa her zaman hedefte olmuşlardır. 18’inci yüzyılda hiciv içeren ilanlar yazan Daniel Defoe ya da Jonathan Swift, hapse girmişlerdi. Belki biz de dinle ilgili espriler yapsaydık hedefte olabilirdik” diyor. Mike’ın son zamanlarda kafasını en çok meşgul eden konu, çevre ve iklim değişikliği. Andy ise vahşi kapitalizmin gerçekten nasıl değiştirilebileceği üzerine düşünüyor.
Mücadele hiçbir
zaman sona ermez
Andy, şimdiye kadar yaptığı en önemli eylemin sahte New York Times gazetesi olduğunu söylüyor. 2008 yılında Barack Obama başkan seçildikten sonra Yes Men ve onlara yardım eden aktivistler, New York ve Los Angeles sokaklarında sahte New York Times gazetesini dağıttı. Manşetinde, “Irak savaşı sona erdi” yazan gazetede, bedava ulusal sağlık sisteminin kurulması, CEO’lar için maksimum maaş seviyesinin belirlenmesi, George W. Bush’un kendini vatan haini ilan etmesi gibi ütopik haberler vardı. Andy gazeteyle ilgili olarak, “İnsanlar Obama’ya destek olmak için mobilize oluyordu ama o gazetenin mesajı bunun yeterli olmadığıydı. Altı ay sonrasında geçiyordu, gazetede görmek istediğimiz bütün güzel haberler vardı. Vermek istediğimiz mesaj mücadelenin hiçbir zaman bitmeyeceğiydi. Eğer değişim hızlı olursa bu sefer hiçbir eğlencesi kalmaz” diyor.
Konferansta dans ettik
Mike ise kendisi için en önemli protesto olarak son filmlerinde yer alan bir eylemi anlatıyor: “Kanada’da petrol çıkarılan bir yerde yaşayan bir yerliyle Washington D.C.’de ABD İç Güvenlik Bakanlığı konferansına katıldık. ABD Enerji Bakanlığı’ndan biri gibi davrandım ve yeni enerji planının yerlilerin sahip olacağı yenilenebilir enerji olduğunu açıkladım. Bunun benim için önemli olmasının sebebi sosyal ve ekolojik krize bir cevap vermesiydi. Yeşil enerjiye dönüşün bile şirketler ve kapitalizm aracılığıyla olduğu bir sistemin değişebileceğini göstermesiydi. En sonunda konferanstaki herkes el ele tutuştu ve dans etmeye başladık.”
Diğer aktivistlere
yardım için Yes Lab
Yes Men, dünyanın diğer ülkelerindeki aktivistlere yardım etmek için Yes Lab‘i kurdu. Mike’a göre Yes Lab‘i açmalarının sebebi çok sayıda kişinin ikiliden yardım istemesiydi. Yes Lab sayesinde kendi eylemlerini yapmak isteyenlere nasıl yapabileceklerini anlatıp onlardan da başkalarına öğretmelerini istiyorlar. Andy, Yes Lab‘te yaptıklarını, “Bir fikri olan insanlara öncelikli olarak şimdiye kadar gerçekleştirilen eylemlere bakmalarını öneriyoruz. ‘Actipedia’ ve ‘Beautiful Trouble’ gibi kaynakları tavsiye ediyoruz. ‘Small Acts of Resistance’ gibi kitaplar da var. Bu kitapta diktatörlüklerde ya da ifade özgürlüğünün çok olmadığı yerlerde gerçekleştirilen farklı direnme yöntemleri ve komik eylemler var. Aktivistlere ilham veren eylemleri öneriyoruz, bunların kendi versiyonlarını üretebileceklerini söylüyoruz. ‘Action Switchboard’ ise Yes Lab’in online versiyonu. Buraya fikrinizi giriyorsunuz ve insanlar size bu konuda fikir veriyor, tartışmalar yaşanıyor. Paraya ihtiyacınız varsa bu konuda yardım alabiliyorsunuz. Medyaya güvenmemelerini, kendi basınlarını yaratmalarını tavsiye ediyoruz” sözleriyle açıklıyor.
Telefon ağacı sosyal
medyadan etkiliydi
Yes Men’in eylemlerinde internetin ve sosyal medyanın yeri çok önemli. İnternetin sadece bir araç olduğunu söyleyen Andy, “İnternet sadece yeni bir teknoloji, o kadar da özel değil. Daha önce de televizyon bu kadar önemli ve devrimci bir araçtı. Gazeteler icat edildiğinde onlar da çok güçlüydü. İnternet yokken ‘telefon ağacı’ yapıyordunuz; bir arkadaşınızı arıyordunuz, o da 10 arkadaşını arıyordu ve bir anda devrim oluyordu! Facebook’tan bile belki daha iyiydi” açıklamasında bulunuyor. Mike ise insanların sadece sosyal medyada bir şeyleri paylaşarak aktivizme katılmasının ve sokaklara inmemesinin bir tehlike olduğunu söylüyor. Mike’a göre dünyanın dikkatini Türkiye’ye yöneltmesinin en büyük nedeni, Gezi eylemlerinde tepkinin sokakta gerçekleşmiş olması.