UNESCO Dünya Mirası seçilen Gordion antik kenti neden önemli?

Ankara’da bulunan Gordion antik kenti, UNESCO tarafından dünya mirası olarak ilan edildi.

 Suudi Arabistan’da gerçekleşen Dünya Miras Komitesi’nin toplantısında alınan kararla Gordion artık bir dünya mirası olarak korunacak.

 Ankara’nın Polatlı ilçesinde bulunan Gordion, dünyada en uzun süre yerleşimin görüldüğü nadir alanlar arasında.

Antik kent ve çevresinde yerleşim, 4.500 yıldır çok fazla kesintiye uğramadan sürüyor.

Gordion’da erken bronz çağına denk gelen ve M.Ö. 2.500 yıllarında başlayan yerleşim, bugün antik kentin bitişiğindeki Yassıhöyük’te devam ediyor.

Antik kentteki kazı çalışmalarına, Pennsylvania Üniversitesi Arkeoloji ve Antropoloji Müzesi’nden Prof. Dr. Brian Rose liderlik ediyor.

UNESCO Dünya Miras Komitesi’nin toplantısı için Riyad’da olan Rose, bu karar sayesinde antik kentin daha iyi korunacağını, kazı çalışmaları için daha kolay bütçe bulunacağını ve daha çok ziyaretçinin Gordion’a geleceğini belirtti.

BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Rose’a göre Gordion, mimarlık, ekonomi, sanat gibi alanlarda yeniliklerin görüldüğü bir antik kentti.

Rose, “Uzmanlık derecesinde marangozluk işlerine rastlayabiliyoruz. Dünyanın en eski ahşap binası, en eski taş mozaikler, en iyi korunmuş ahşap mobilyalar ve tekstil işlerine burada rastlamak mümkün” diyerek heyecanla Gordion’un neden önemli olduğunu anlatıyor.

Kral Midas’ın şehri

Gordion, antik dünyanın en önemli yerleşimlerinden biri.

Milattan önce 1. binin erken dönemlerinde Orta Anadolu’da hüküm süren Friglerin politik ve kültürel başkenti olarak biliniyor.

Friglerin Makedonya ve Trakya’dan Boğazlar yolu ile Anadolu’ya göç ettiği düşünülüyor.

Gordion, M.Ö. geç 8. yüzyılda hüküm sürmüş olan ünlü Frig kralı Midas’ın da şehri.

Kral Midas, hem büyük kulaklara sahip olduğunun iddia edilmesi nedeniyle “eşek kulaklı” olarak anıldığı hem de dokunduğu nesneleri altına dönüştürdüğü rivayetleriyle bilinen bir lider.

Midas hakkındaki bilgilere Yunan ve Asur kaynaklarından ulaşmak mümkün.

Antik Yunan’da coğrafya ve tarih alimi olarak bilinen Strabon, krallığının Kimmerler tarafından yıkılmasının ardından Midas’ın intihar ettiğini öne sürüyor.

Ancak Gordion’da böyle bir yıkım olduğuna dair kesin bir kanıt bulunmuyor; aynı zamanda Midas’ın mezarı halen tespit edilemediği için öldüğünde kaç yaşında olduğu da bilinmiyor.

Kral Midas’ın altın dokunuşunun sırrı bulundu mu?

Kral Midas hakkındaki mitlerden biri dokunduğu her şeyi altına dönüştürdüğü yönünde.

Prof. Dr. Brian Rose, Midas’ın çok zengin bir lider olduğunu, ancak dokunduğu nesneleri altına çevirdiğine dair bir bulguya rastlamadıklarını anlatıyor. 

Rose, “Hatta Midas’ın babası Gordios’un mezarında altın izine rastlamadık” diyor.

Ancak Rose, yaptıkları bir keşif sayesinde bu efsanenin kökenini bulmuş olabileceklerini aktarıyor:

“O devirde aristokratların giysilerinde kullanılan kumaşlarda götit adında özel bir boya kullanıldığını ve bunun giysileri altındanmış gibi gösterdiğini bulduk. O yüzden şimdiki teorimiz, altın dokunuşun kaynağının gerçek altın değil ancak bu olduğu yönünde.”

Rose, Kral Midas’ın yönettiği toprakların Yunanistan’dan Suriye’ye kadar uzanması nedeniyle bu liderin doğuyu ve batıyı birbirine bağladığını vurguluyor.

Atina, Roma ve Babil ile aynı kategoride

Pennsylvania Üniversitesi Arkeoloji ve Antropoloji Müzesi’ne göre antik bir uygarlığın araç, gereç, malzeme, materyal açıdan vardığı en üst düzey göz önüne alınırsa Gordion antik kenti; Atina, Roma, Pompei, Hitit uygarlığının başkenti Hattuşa ve Babil ile aynı kategoride yer alıyor.

Gordion’daki ilk kazılar, 1900’lerin başında Alman arkeologlar Gustav Körte ve Alfred Körte tarafından yapıldı.

1950’lerden sonra ise kazılar Pennsylvania Üniversitesi Arkeoloji ve Antropoloji Müzesi denetiminde gerçekleştirildi.

Gordion antik kentini çekici hale getiren unsurların Anadolu’nun önemli ticaret yolları üzerinde bulunması, tarihi olarak Sangarios bugün Sakarya olarak bilinen ırmağın sağladığı zenginlik ve tarıma elverişli geniş topraklar olduğu düşünülüyor.

Bir krala ait Orta Anadolu’nun en büyük tümülüsü 

Gordion’un çevresinde, tarihi M.Ö. 9. ve 3. yüzyıla kadar uzanan, bir mezar ya da mezarlıklardan oluşan tümülüsler bulunuyor.

Polatlı Belediyesi’ne göre Gordion’un çevresinde yaklaşık 85 adet tümülüs var.

Bu tepelerin önemli kişilerin mezarları olduğu düşünülüyor.

Bu tip mezar biçimi Anadolu’da daha önce görülmediğinden bu uygulamanın Frigler tarafından bu topraklara getirildiği varsayılıyor.

Bu mezarlardan biri 50 metreyi aşan yüksekliği ile Orta Anadolu’daki bu tip mezarların en büyüğü.

Bu mezarın bir krala ait olduğu ve bu kralın M.Ö. 740 yılında hayatını kaybettiği düşünülüyor.

Bu mezarın şehre adını veren Frig Kralı Gordios’a ait olduğuna dair güçlü bulgular var.

Büyük İskender’in geçirdiği kış ve Gordion düğümü

Gordion, Midas’ın yönetiminde Frig uygarlığının başkentiydi; daha sonra Batı Anadolu’da kurulan Lydia Krallığı ve Pers İmparatorluğu gibi güçlerin eline geçti.

Makedonyalı Büyük İskender’in M.Ö. 334’de Pers İmparatorluğu’na karşı çıktığı seferin ilk yılında Gordion’a geldiği ve kışı orada geçirdiği tahmin ediliyor.

Gordion antik kentine ait meşhur bir başka efsane de Büyük İskender’in ziyaretine dair.

Buna göre Büyük İskender, Gordion’daki Zeus Tapınağı’nda özel bir araba bulunduğunu ve arabanın boyunduruğunun gövdesine kızılcık kabuğundan karmaşık bir düğüm ile bağlandığını duyuyor.

Bir kehanete göre bu düğümü çözen kişinin bütün Asya’yı yöneteceğine inanılıyor.

Bu kehaneti gerçekleştirmek isteyen İskender düğümü çözmeyi deniyor, ancak başarısız olunca düğümü kılıcıyla kesiyor.

Bu olaydan “Gordion düğümünü kesmek” deyimi türüyor.

Bu deyim, detaylarla zaman kaybetmeden sorunu kökünden halletmek anlamına geliyor.

Kehanet gerçek miydi bilinmez, ancak Büyük İskender’in Gordion durağından sonra Asya’da elde ettiği askeri başarılar ortada.

Prof. Dr. Brian Rose, geçen yazki kazılar sırasında Mozaik Binası adı verilen yapıda altından ve fildişinden bir sfenks bulunduğunu; çok büyük ihtimalle Gordion düğümünün de bu binada yer aldığını ifade ediyor.

Sakarya Meydan Savaşı’ndan kalıntılar

Geç Osmanlı döneminde Gordion antik kentindeki yerleşim merkezinin Bebi köyünde yoğunlaştığı tespit edildi.

Bu köy, 1921 yılında Sakarya Meydan Savaşı sırasında tahribata uğradı.

Siperler, şarapnel parçaları ve bazı insan kalıntıları bu dönemden.

Dört bin yılı aşkın süredir ayakta kalan Gordion antik kentinde temsil edilen bütün dönemler şu şekilde:

Bronz Çağı (M.Ö. 2500-1200), Demir Çağı (M.Ö. 1200-550), Akhamenid Pers (ya da Geç Frig) Dönemi (M.Ö. 550-330), Hellenistik Dönem (M.Ö. 3 – 1. yüzyıl), Roma İmparatorluğu (M.S. 1 – 5. yüzyıl), Ortaçağ (6-14. yüzyıl), Osmanlı dönemi (M.S. 15.-20. yüzyıl) ve 1923’te cumhuriyetin kuruluşu ile başlayan modern çağ.

Yeni projelerim ve yaptığım haber çalışmalarıyla ilgili bilgi almak isterseniz e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.

© 2022 ozgeozdemir.com | Tüm hakları saklıdır. Web Tasarım: mare.design.