“SİPAHİOĞLU FOTOMUHABİRLİKTE BİR DÖNEMİN SONUYDU”

30.09.2013’te Milliyet’te yayınlanan yazım…

Ünlü fotomuhabir Michel Setboun, “Fotomuhabirliğin 40 Yılı: Sipa Kuşağı” adlı yeni kitabından yola çıkarak geçtiğimiz hafta içinde Fransız Kültür Merkezi’nde açılan sergi için İstanbul’a geldi. Kitap, sadece Türkiye’nin değil dünyanın en ünlü fotomuhabirlerinden olan ve 2011 yılında hayatını kaybeden Gökşin Sipahioğlu’nun 1973 yılında kurduğu Sipa fotoğraf ajansına bir saygı duruşu niteliğinde. Setboun, Sipa ajansıyla olan macerasını, fotomuhabirliğin geçtiğimiz yıllar içinde nasıl değiştiğini, Sipahioğlu’yla ilişkisini ve bu kitabı neden yazmaya karar verdiğini anlattı bize.

Setboun, her şeyin Sipahioğlu’nun hayatını kaybetmesiyle başladığını söylüyor. Paris’teki Odeon Tiyatrosu’nda düzenlenen anma toplantısını Sipahioğlu’nun binlerce seveninin doldurduğunu aktarıyor. 1975’ten 1984’e kadar Sipa’da çalışan Setboun, o gece Sipahioğlu için yapılabilecek en iyi şeyin hikayesini anlatmak olduğuna karar veriyor. “O gecenin bir şeylerin sonu olduğunu anladım. Sadece Sipahioğlu’nu kaybettiğimiz için değildi bu; fotoğrafçıların çalışma yönteminin farklı olduğu bir tarihin ölümü anlamına geliyordu” diyor Fransız fotomuhabir.

Setboun, kitapta önem verdiği unsurun Sipa fotoğrafçılarının çektikleri kareyle ilgili anıları ve tecrübeleri olduğunu, o yüzden fotoğraflara metinlerin eşlik ettiğini vurguluyor. 40 yıl sonra fotoğraflardan ziyade, fotoğrafçının o anı nasıl yakaladığının değerli olduğunu düşünüyor. O dönemi mümkün kılan Time ve Newsweek muadili önemli dergilerin fotoğraf editörleri gibi “büyük insanların şahitliğinin” de kayda değer bir anlamı var Setboun için. Kitap için en iyi fotoğrafları değil, o günü en iyi açıklayan ve en güzel hikayelere sahip fotoğrafları seçtiğini anlatıyor.

Michel Setboun - Ayatollah

“Dijital devrim” değiştirdi

Setboun’e göre 1990’ların sonu itibariyle fotomuhabirlikle ilgili her şey değişti. Her şeyin ucuzunu ve bedava olanı öne çıkaran internet kültürüyle ilgili en büyük soruna “ekonomiye sahip olmamasını” gösteren Setboun, Sipa zamanında çok para kazanmasalar bile geçinebildiklerini aktarıyor. Bugünün koşullarında fotoğrafçılık yaparak geçinmenin imkansız olduğunu anlatan deneyimli fotomuhabir, günümüzde sert bir rekabetin ve düşük ücretlerin söz konusu olduğunu belirtiyor.

Setboun bu değişimi “Her şeyi dijital devrim farklılaştırdı Buna fotoğrafçılığın demokratikleşmesi de diyebiliriz. Eskiden fotoğrafları göndermek zordu, nasıl yapıldığını bilmeniz gerekirdi. İnternet bağlantınız yoksa bütün filmi uçakla göndermeliydiniz. Havaalanına gitmeniz, gönderecek birini bulmanız, havaalanından alacak kişiyi ayarlamanız gerekirdi. Eğer bu büyük sistemi bilmezseniz, pazarın dışında kalırdınız. Bütün fotoğraf ajansları için çalışanlar birbirini tanırdı. Ancak dijital devrimle günde milyarlarca fotoğrafa ulaşabiliyorsunuz; hem de bir saniyede!” diyerek özetliyor.

İstanbul kitabı yakında

Setboun’un genç fotoğrafçılara tavsiyesi tutkularını kaybetmemeleri ve bu yeni sistem içinde kendi yöntemlerini bulmaları. Ünlü fotoğrafçı ise projelerinde ve kitaplarında “farklı bir bakış açısı” yakalamayı hedeflediğini vurguluyor. “Gittiğim ülkelerde eylemlerin ya da protesto gösterilerinin fotoğraflarını çekersem oradaki insanlara farklı bir şey verebileceğimi düşünmüyorum. Kimsenin daha önce düşünmediği bir fikri hayata geçirmek istiyorum” diyen Fransız fotoğrafçının İstanbul’a dair yeni bir projesi var. Setboun bu kitabın da kimsenin daha önce yakalamadığı İstanbul fotoğraflarına yer vermesini umut ettiğini söylüyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir