18.11.2013’te Milliyet’te yayınlanan yazım…
Şili’de dün düzenlenen başkanlık seçimleri, filmleri aratmayacak bir hikayeyle birbirine bağlı iki kadın arasında geçti. İki çocukluk arkadaşı Michelle Bachelet’nin babası darbede işkence görürken Evelyn Matthei’nün babası cunta rejiminde rol aldı.
Şilili iki kız çocuğu, 1973 yılında askeri darbe hayatlarını değiştirene kadar çok yakın arkadaştı. Evleri aynı sokakta karşılıklı olan bu iki çocuk, aynı okula gidiyordu. Siyah beyaz fotoğraflarda beraber gülümseyen iki arkadaş, sokakta birlikte oyun oynuyor ve bisiklete biniyordu. Babaları, birbirine arkadaşlık ile bağlı olan çok yakın iki pilottu. Siyasi görüşleri farklı da olsa savunma bakanlığında ya da düzenlenen partilerde politikadan konuşmayı seviyorlardı. Babalardan Fernando Matthei, askeri akademide yüksek bir rütbeye sahipti ve İsveç sistemini takdir ediyordu; Yüzbaşı Alberto Bachelet ise Fidel Castro tarafından yönetilen Küba’yı beğenmekteydi.
Bachelet ailesinin bahçesi zeytin ağaçlarıyla kaplıydı. Bu bahçeye hayranlık duyan Baba Matthei bahçenin yakınına kendi evini inşa ettiğinde arkadaşı Bachelet, Matthei’ye iki zeytin bir de vişne ağacı hediye etmişti. 1970 yılında sosyalist lider Salvador Allende, Şili’nin devlet başkanı seçilmişken Matthei, 1971 yılında bir görev için İngiltere’ye gönderildi. 11 Eylül 1973’te ise Şili halkının hafızalarına onarılmaz anılarla kazınan, General Augusto Pinochet önderliğindeki askeri darbe gerçekleştirildi. Baba Bachelet, aynı gece tutuklandı, sonra tekrar bırakıldı, gene tutuklandı ve bu süre içinde sayısız işkencelerden geçti.
“Zihinsel olarak tükendim”
Bachelet, sonraki günlerde oğlu Alberto’ya yazdığı mektupta “26 gün boyunca kimseyle görüştürmediler. 30 saat boyunca işkenceye maruz kaldım. İçimi mahvettiler, zihinsel açıdan da tükettiler” diyecekti. Matthei ise darbenin üç ay ardından Hava Kuvvetleri Akademisi‘nin başkanı olarak Şili’ye geri döndü. Aynı akademinin bodrum katında ise arkadaşı Bachelet işkence görmekteydi. Dört yıl sonra cuntanın ileri gelen isimlerinden biri olacak Matthei, anı kitabına arkadaşının kaderiyle ilgili olarak “İtiraf etmeliyim ki akademinin bodrum katında ya da hapisteyken onu görmeye gitmedim, bundan utanıyorum. Sanırım o zaman sağduyu cesaretimi geçti” diye yazacaktı.
Kızı da işkence gördü
Bachelet, daha fazla bu strese dayanamadı ve 1974 yılında hayatını kaybetti. Eşi ve kızı ise bu sırada darbe yıllarına damgasını vuran Villa Grimaldi toplama kampında işkence görmekteydi. Ardından Doğu Almanya’ya sürgüne gönderildiler. Matthei’nün ısrarları üzerine Pinochet, Bachelet ailesinin 1979‘da Şili’ye dönmesine izin verdi. Michelle Bachelet, ülkeyi terk etmeden başladığı tıp eğitimini tamamladı. Çocukluk arkadaşı Evelyn Matthei ise darbe yıllarında Londra’da ekonomi eğitimi aldı ve bugünün Şili Devlet Başkanı Sebastian Pinera‘nın bankacılık işlemleriyle ilgilenen şirketinde çalıştı.
Babası gibi gönlünü sola kaptırmış olan Michelle Bachelet ve bugünün sağcı lideri Pinera’nın himayesinde seçime giren Evelyn Matthei‘nün yolları, düzenlenen başkanlık seçimlerinin en güçlü adayları olarak yıllar sonra tekrar kesişti. 1988 yılında askeri rejimin sona ermesinin ardından politikaya atılan iki kadın, ülke tarihinin hem acılarla dolu geçmişini hem de geleceğe dair beslenen umudunu temsil ediyor. 2006 yılında Şili’nin ilk kadın lideri seçilen Bachelet, dört yıl sonra görevini yüzde 84 destek oyuyla bıraktı, Birleşmiş Milletler’in kadın departmanının başına geçti. Matthei ise başkanlık adayı olarak gösterilene kadar şimdiki hükümette Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak hizmet verdi.
Babam daha çok gülerdi
Sağın en güçlü adayı olmasına rağmen, acı anıların tekrar gün yüzüne çıktığı darbenin 30. yıldönümünde Matthei’nün başkan olarak seçilmesine olasılık verilmiyor. Büyük olasılıkla tekrar devlet başkanı olarak seçilecek olan Bachelet’nin görevi ise Şili’nin gelişmekte olan ekonomisine rağmen öğrenci gösterileri ve işçi grevleri arasında zor geçeceğe benziyor. Ateist olan ve üç çocuk annesi olmasına rağmen evlenmeyen Bachelet, kendi babası ve Fernando Matthei‘nün çok farklı insanlar olduğunu söylüyor: “Babam daha çok gülerdi ve konuşurdu. Ben de onun gibiyim. Matthei ise babası gibi bir Alman’a benziyor ve sessiz.” Matthei ise babasıyla ilgili sorulara kendisinin geçmişte olanlarla yargılanmaması gerektiğini vurguluyarak cevap veriyor.
Zeytin ağacıyla konuştum
Geçtiğimiz yıl bir insan hakları avukatı, arkadaşı Bachelet’nin ölümünden ötürü baba Matthei’nün yargılanması için bir dava açtı. Matthei, vicdanının rahat olduğunu ve arkadaşının ölümünden sorumlu olmadığını söylüyor. Aile dostu olan Matthei’nün kocasının ölümünden sorumlu olmadığını düşünen Bachelet’nin eşi Jeria ise son zamanlarda verdiği bir röportajda Matthei’nün kendisine şu sözleri itiraf ettiğini aktardı: “Kaç defa arkadaşım Alberto’nun bahçemize dikmeme yardımcı olduğu zeytin ağaçlarının altına oturup onunla konuştuğumu ve ondan tavsiye istediğimi tahmin edemezsin.”
“Üniversite eğitimi
bedava olacak”
Solun güçlü adayı olarak yüksek destek oranıyla tekrar seçilmesi beklenen Bachelet, kolay bir zaferi garantilese de başkanlık döneminin seçim sürecinden daha zor geçeceği düşünüyor. Bedava eğitim isteyen öğrencilerin protestolarıyla sarsılan Şili’de Bachelet’nin radikal vaatlerinden “bedava üniversite eğitimi” öne çıkıyor. Bachelet’nin verdiği diğer sözler arasında homoseksüel çiftlere daha çok eşitlik ve ülkenin katı kürtaj yasalarını hafifletmek de var. Vergi sistemi ve Pinochet döneminden kalan anayasanın değiştirilmesi, kadınların ve yerel halkların haklarının geliştirilmesi ise seçim gündeminde yer alan diğer maddeler.