30.Ekim.2014’te Milliyet’te yayınlanan yazım…
Geçtiğimiz günlerde yayınlanan yeni bir araştırma dünyadaki elektronik cihaz sayısının ilk defa dünya nüfusunu geçtiğini ortaya koydu. Teknolojinin hayatımızın her saniyesine damga vurması bir yana, gittikçe daha çok ‘akıllanan’ bir dünya söz konusu. Elimizden düşürmediğimiz cep telefonları, kontrol etmediğimizde rahatsız olduğumuz sosyal medya hesapları, hayatımızı kolaylaştıran teknolojik gelişmeler derken her geçen gün daha çok kişisel verimizi ve özel bilgilerimizi online dünyaya aktarıyoruz.
Her an elimizin altında olan Snapchat ve Dropbox gibi uygulamaların hacklendiğine dair haberler, bazı sitelerin ele geçirilmesiyle ortalığa saçılan şifreler, Shellshock gibi bütün dünyayı tehdit eden güvenlik zafiyetleri, her geçen gün kendimizi sanal alemde daha çok güvenceye almamız gerektiğinin işaretleri. Son iCloud skandalı da gösterdi ki dünyanın önde gelen sinema oyuncuları da gerekli önlemleri almadıklarında büyük bir gizlilik ihlalinin kurbanı olabiliyor.
Bu yüzden Bahçeşehir Üniversitesi’nde geçtiğimiz çarşamba günü düzenlenen Bilgi Güvenliği Konferansı İstSec, büyük bir önem taşıyor. Bulut bilişim güvenliği, mobil telefon güvenliği, yeni nesil tehditler ve hacking yöntemleri gibi farklı konularda uzman 12 farklı bilgi güvenliği uzmanı, bu konferansta konuşmacı olarak yer aldı. Konuya meraklı uzmanların ve öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği konuşmalar sonunda tekrar ortaya çıktı ki Türkiye’nin bu alanda kat etmesi gereken uzun bir yol var.
Siber savaşçı yetiştiriliyor
Bireylerin her türlü bankacılık işlemlerini internet üzerinden yapması daha yoğun güvenlik önlemleri almalarını şart koşuyor; aynı zamanda ülkeler de siber tehlikelere karşı mücadele etmek zorunda. Siber güvenlik konusunda uzman akademisyenlerden Minhaç Çelik, ABD, İsrail ve İran’ın sadece savunma değil, aynı zamanda saldırı amacını da gerçekleştirmek niyetiyle siber savaşçı yetiştirmek için ciddi bir bütçe ayırdığını ortaya koydu.
Siber harp akademisi sırada
ABD’de Pentagon’un stratejik siber lider alanında bir eksik olduğunu gördükten sonra siber harp akademisi kurmayı planladığını aktaran Çelik, ABD’nin bu alanda sivilleri istihdam etmek yerine mevcut askerleri yetiştirdiğini ortaya koydu. Siber güvenlik üzerine yoğunlaşan üst düzey eğitim kurumlarının yanı sıra ABD hükümeti bu konuda özel sektörden de yardım alıyor. Siber güvenliğe çok yüksek miktarda yatırım yapan ülkelerin başında gelen İsrail ise akademisyenlerle bu alanda işbirliği yapıyor.
320 milyon sterlinlik bütçe
Çelik’in açıkladığı verilere göre sadece İsrail diasporası, siber güvenlik uzmanları bulmak ve yetiştirmek adına beş yıllık bir dönem için 320 milyon sterline varan bir bütçe ayırdı. Zorunlu askerlik yapan İsrailli gençler ise aldıkları siber güvenlik dersi sonunda ordudaki sorunlara dijital çözümler sunan bir yarışmaya katılabiliyor. Yarışmada ışıldayan askerlere ise İsrail devleti beş yıllık istihdamı garanti ediyor. İran da siber güvenlikte hızla ilerleyen ülkelerden. Çelik’e göre Türkiye ise bu alanda daha çok adım atmalı.
Demokratik para birimi: Bitcoin
Ülkelerin siber güvenlik alanında kuşandığı zırhlar bir yana, devletin dayattıklarından kaçmak isteyen bireyler için de internet fırsatlarla dolu. Bilişim güvenliği meraklılarından Kenan Abdullahoğlu, altyapısı ve geliştirdiği teknolojiyle online para ödeme sistemi Bitcoin’in çığır yaratan bir buluş olduğu görüşünde. 2009’da kurulan ve 2139’a kadar işleyecek bir sistem olarak inşa edilen Bitcoin’in bir otoritesinin olmamasını devrim niteliğinde görüyor.
Abdullahoğlu, halkın talep ve isteklerini görmezden gelerek karar alan merkez bankalarının aksine, Bitcoin’de bu ekosisteme dahil olanların görüş birliği sağlanamadan bir adım atılamadığını ortaya koydu. Bu yüzden Bitcoin’in demokratik bir para birimi olduğunu söyleyen Abdullahoğlu, bu sistemin iyi bir şekilde işlediğini ve güvenli olduğunu vurguladı. Abdullahoğlu’na göre Bitcoin, yolsuzluklara isyan edenlerin kendi ürettiği ve kendi yönettiği para birimi.
Fotoğraf paylaşırken
konumunuz belli olabilir
Konferans konuşmacılarından bilişim ve teknoloji bloggerı Hamza Şamlıoğlu ise internette güvenliği sağlayacak birinci unsurun bireylerin alması gereken önlemler olduğunu vurguladı. “Güvenlikte en zayıf halka insandır” tabirini güçlü bir şekilde vurgulayan Şamlıoğlu’na göre internette kötü niyetli hackerların kurbanı olmamak için alınması gereken önlemler şöyle:
– Her sosyal platformda farklı parolalar kullanın.
– Karmaşık parolaları hatırlamak için basit yöntemler geliştirin.
– Verilerinizi kaydeden sosyal medya platformları ve arama motorlarına her türlü bilginizi vermekten kaçının.
– Facebook’ta sizden izin isteyen uygulamaların hangi bilgilerinize erişebileceğini göz önünde bulundurarak adım atın.
– Twitter’da takipçi kazanmak için kullandığınız uygulamaların sizin hesabınızı ele geçirdiğini, sizin yerinize de tweet atabildiğini unutmayın.
– Sosyal medyada neleri paylaştığınızı takip ederek oluşturulan sosyal mühendislik ile daha incelikli hacking olaylarının kurbanı olmaktan kaçının.
– Cep telefonlarınızla çektiğiniz fotoğraflarda GPS bilgisi olabileceği için fotoğraflarınızı paylaştığınız anda nerede olduğunuzun ortaya çıkacağını unutmayın. iCloud skandalında bile ünlülerin paylaşılan fotoğraflarında çektikleri koordinatlar vardı.
– Cep telefonlarınıza indirdiğiniz uygulamaların güvenilirliğini mutlaka araştırın.