Arkadaşlarınızla geçirdiğiniz çılgın, eğlenceli bir hafta sonu tatilinin ardından evinize yorgun argın, sarhoş, acayip eğlenmiş olmanın verdiği bir hazla dönersiniz, ancak birine ne yaptığınızı anlatacak olsanız tam olarak ne diyeceğinizi bilemezsiniz ya… Nevi şahsına münhasır maiyetinizle karnınız ağrıyana kadar gülmüşsünüzdür, dans ederken çıkılan masalardan düşülmesi gibi birtakım badireler atlatılmıştır, ağlamış, sarılmış, müthiş yemekler yemişsinizdir.
Şimdi bütün bu duyguların toplamını, neden bu kadar büyülü bir hafta sonu tatili geçirdiğinizi, karnaval rengindeki hislerinizi kime nasıl anlatabilirsiniz ki?
İşte ben de Seven Psychopaths filmiyle ilgili olarak tam olarak böyle hissediyorum. Ben bu filmin neden bu kadar bana iyi geldiğini, neden harikulade bir yapım olduğunu, neden çok eğlendiğimi, ama bir yandan da hüzünlendiğimi nasıl anlatayım?
Hayır, delilik çünkü baştan sona; aklı başında olmayan ama tam da bu yüzden çok güzel, rengarenk, manyak insanların geçit töreni. Film içinde film, senaryo içinde senaryo, düş ile hakikatin birbirine karıştığı karşılaşmalar ve kesişmeler silsilesi.
Hani konusunu anlatayım desem, onu bile bilemiyorum kelimelere nasıl dökeceğimi…
Başrol oyuncularından en küçük roldekilere kadar şahane karakterler var bu filmde. Kalbimde başka bir yeri olan Colin Farrel’ın filmografisindeki en iyi yapımlardan biri bence. Christopher Walken, Sam Rockwell, Woody Harrelson, hepsi çok iyi.
In Bruges, Three Billboards Outside Ebbing, Missouri ve The Banshees of Inisherin filmlerinin İrlandalı yönetmeni Martin McDonagh’ın filmi, belki oradan anlarsınız ne demek istediğimi…
Colin Farrell, Los Angeles’ta yaşayan, yedi psikopatın başrolünde olduğu bir senaryo üzerinde çalışan ancak yazım sürecinde bir türlü yol kat edemeyen bir senaristi canlandırıyor. Bu senaristin yakın arkadaşı Sam Rockwell tarafından canlandırılan Billy adındaki karakter ise Christopher Walken’ın hayat verdiği Hans adındaki karakterle köpekleri kaçırdıkları bir suç organizasyonu üzerinden para kazanmakta. Ancak Woody Harrelson’ın canlandırdığı bir mafya babası ile yollarının kesişmesi üzerine işler tehlikeli bir hal alır diyeyim, geri kalan cümbüşü siz izleyin.