“İSRAİL’İN GELECEĞİ İÇİN BARIŞ GEREKLİ”

24 Ocak 2013 – Milliyet

İsrail seçimlerini ve sonuçlarının uluslararası gündeme yansımalarını New York’daki CUNY Brooklyn College’da asistan profesörlük görevini yürüten, bu yıl Sabancı Üniversitesi ve Okan Üniversitesi’nde ders veren Amerikan asıllı İsrailli akademisyen Louis Fishman ile görüştük.

 Seçim sonuçlarını genel olarak değerlendirebilir misiniz?

Sağ kanadın oy ve koltuk kaybettiğini görüyoruz. Geçen Knesset’te 49-50 koltukları varken, şimdi yaklaşık 42-43 koltuğa düştüler. Bazı radikal sağcı partilerin ise meclise giremediğini görüyoruz. Hapishaneler, ordular ve hastanelerden oylar geleceği için beklememiz gerek, rakamlar biraz değişebilir. Bu seçimlerde ilginç olan orta sınıfın “artık bizim problemlerimizle ilgilenin” demesi, özellikle de pahalı barınma sorunuyla ilgili bir çözüm istiyorlar. Toplumdaki eşitsizliğe karşı çıkıyorlar. Bir vatandaş orduya giderken, diğeri gitmiyor. İkisi de Yahudi, ikisi de bu ülkenin vatandaşı… O zaman nasıl ideal bir vatandaşlık kavramından söz edebiliriz ki? Seçimlerde sürpriz bir sonuç bence yok, çünkü İsrail siyaseti son yirmi yıldır dengesiz. 1995’de Başbakan Yitzhak Rabin’in suikastından beri ülke çobanı olmayan bir sürü gibi.

Dün oy kullanırken seçmenlerin aklında ne vardı?

Genellikle sosyal meseleler. İsrail’deki ev fiyatları çok yüksek. Eğitim çok pahalı, o yüzden bedava eğitim istiyorlar. Genel adaletsizlikten yakınıyorlar. Bu noktada bir soru ortaya çıkıyor, o zaman neden Yair Lapid’in partisi Yesh Atid’e oy verdiler? Çünkü eski televizyon sunucusu Lapid zengin bir kesimden geliyor. O yüzden bu insanların taleplerini temsil edeceğini düşünmek zor. Partisiyle ilgili de çok bir şey bilmiyoruz, ama Knesset’de 19 koltuk edinmesi etkileyici. Bu oyları Likud’dan hayal kırıklığına uğrayanlardan aldığını söyleyebiliriz. Lapid Likud’un ideolojisine çok yakın, Yesh Atid liberal kapitalist bir parti.

Nasıl bir koalisyon beklemeliyiz?

Yesh Atid ve Likud çok farklı olmadığı için aynı koalisyonda olmalarını bekleyebiliriz. İşçi Partisi de buna dahil olabilir. Gerçi Netanyahu’nun kuracağı radikal sağcı bir koalisyona dahil olmayacaklarını belirttiler ama Netanyahu bu partileri koalisyona dahil edebilirse belki de ilk defa laik ve “çoğulcu” bir koalisyon olabilir. Bugüne kadar koalisyonlara hep dahil olan, sağ ve sol arasında köprü görevi gören dindar partileri de ilk defa bu koalisyonda görmeyebiliriz.

Filistin’le barış süreci için nelerin gerçekleşmesini bekliyorsunuz?

Maalesef kısa vadeli bir çözüm göremiyorum. İronik olarak seçim sürecinde barış müzakerelerini gündemine alan tek kişi Tzipi Livri’ydi. Ama İsrail’in eninde sonunda bu meseleyi çözüme kavuşturması gerekecek. Süreç uzadıkça barış da zora giriyor. İsrail Filistin’in topraklarını daha fazla işgal etmeye devam edemez. Tam olarak süreçle ilgili neler olacağını tahmin etmek için önce bölgede, İsrail ve İran arasında neler olacağını görmemiz gerek. Eğer Amerika Netanyahu’ya “Artık yeter” derse o zaman süreçte bir sürpriz görebiliriz. Obama artık ikinci döneminde ve kendine daha çok güveniyor. Diğer yandan Lapid ve diğer partiler de Netanyahu üzerinde baskı kurabilir. İsrail “Biz Filistin Devleti’ne karşıyız” derken bütün dünya BM’de ayağa kalktı ve “Biz Filistin Devleti’nden yanayız” dedi. O yüzden BM’de alınan karar tarihi bir önem taşıyor.

Barış sürecinde Türkiye’nin rolü ne olmalı? Türkiye ve İsrail ilişkileri nasıl gelişecek?

İsrail için Türkiye ile ilişkilerini iyileştirmek önde gelen amaçlarından olmalı. İki ülkenin birbirine ihtiyacı var. Türkiye’nin barış sürecinde arabulucu olacağını düşünmüyorum ama İsrail Filistin sorununu çözebilirse Türkiye en azından rahatlayacak. Çünkü Türkiye’nin tarihsel bir sorumluluğu ve Filistinlilere yakınlık hissiyatı var. Mavi Marmara olayına baktığımızda da İsrail’in suçlu taraf olduğunu görüyoruz. Gemiye en azından o şekilde çıkmamaları gerekirdi. İsrail tarafı da artık bunu anladı. O yüzden yeni dönemde hükümetin özür dilemesini bekliyorum. Türkiye-İsrail ilişkileri, İsrail’in uluslararası alandaki ilişkilerine genel olarak ayna tutuyor. İsrail’in uluslararası anlamda da bozulan imajını düzeltmesi gerek.

Bölgeye genel olarak bakarsak neler görüyoruz?

Önemli aktörler arasında İran, Suriye, Mısır ve Türkiye’yi sayabiliriz. Türkiye İran konusunda Amerika’nın yanında. Türkiye ve İran her şeyi bir kenara bırakıp Esad’dan sonra ne olacak gibi önemli sorulara eğilmeli. Lübnan nasıl etkilenecek, Hizbullah ne yapacak? Kimse Suriye’deki ya da Ürdün’deki Filistinlilerin nereye gideceğinden bahsetmiyor. O yüzden genel olarak uluslararası aktörlerin bir araya gelip barış için bir plan oluşturması gerek.

Obama ve Netanyahu arasındaki ilişki için ne söyleyebiliriz?

Obama şu an çok iyi bir pozisyonda. Çünkü ikinci dönemi ve Netanyahu çok sayıda koltuk kaybetti. Eminim Obama şu an olanlara bakıp gülüyordur. Daha çok baskı uygulayacağını düşünebiliriz. Eğer yeni koalisyonda Lapid’in partisi olursa kesinlikle Amerika’yla daha iyi ilişkiler isteyeceklerdir.

Siz barışın İsrail’in geleceği için gerekli olduğunu söylüyorsunuz.

Evet, kesinlikle. İsrail’in çocukları için, geleceği için barış mutlaka gelmeli. İleride ülkede İsraillilerden daha çok Filistinli olacak, o zaman ne yapılacak? Eskiden Filistin Kurtuluş Örgütü’nün çocukları ve İsrailli çocuklar beraber top oynayabiliyordu. Kısa vadede barış zor gözüküyor ama mutlaka gerçekleşmeli.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir