Joker: Folie à Deux: Bu ikili delilik sona erse?

İnsanlık, insan onuruna yaraşır bir ceza yöntemi geliştiremedi henüz. Gerçi suçun ne olduğu, nasıl ortaya çıktığı, suçlunun nasıl cezalandırılması gerektiği, suç işleyenin nasıl topluma geri kazandırılabileceği, işlenen suçta bireyin, toplumun ve sistemin ne kadar rolü olduğunun büyük bir tartışma konusu olduğunu da göz ardı etmeyelim.

Birinci Joker filmi sistem eleştirisini güçlü bir şekilde yaptığı için ikincisinin karşısına da benzer bir beklentiyle oturdum. O yüzden “Joker: Folie à Deux” filminden ruhuma kalan en büyük sıkıntı, cezaevlerinin insan onurunu çiğneyen, suçlunun rehabilitasyonundaki rolünü beceremeyen mekanlar olduğunu gözüme sokması oldu.

Onun dışında bu filmin, birincisinin inşa ettiği söylemi güçlendirmek yerine görmezden gelmesini üzüntüyle izledim.

İlk Joker filminde Arthur Fleck karakteri, toplum tarafından dışlanan, ezilen, zihinsel hastalıkları görmezden gelinen ve sistem tarafından şiddete yönlendirilen biriydi. Sevgi ve şefkat hem bireysel hem de toplu olarak kendisinden esirgendiği için bir suçluya dönüşüyordu.

Her ne kadar yapımın toplamından o kadar etkilenmesem de, filmi beğenen herkes gibi bu duruşunu ben de takdir etmiştim. Ancak maalesef devam niteliğindeki bu film, birincisinin gösterdiği bu duruşu sağlam bir şekilde koruyamıyor.

Bu sefer Joaquin Phoenix tarafından yine nefes kesici bir şekilde canlandırılan Arthur’un Lee Quinzel (Lady Gaga) ile aşka düşüşünü izliyoruz. Aşklarının “İkimize birden yükleniyorlar, ama sen ağlama” minvalinde şarkılarla hayallere karışan yolculuğuna çıkıyoruz. Ben bu filmin müzikal olmasına karşı değilim, ancak müzikal sahnelerin sadece bir eğlence programında aralara iliştirilen video klipler tarzında olmasını anlamlandıramıyorum.

Belki Arthur Fleck’in eğlence dünyasına ve televizyon şovlarına düşkünlüğünden gerçekten de yapılmak istenen budur. Ancak bunu bir sinema filmine bu şekilde entegre ettiğinizde hikayeden kopuk sahneler, temposu düşük bir yapım çıkıyor ortaya.

Resmen, “Artık hayatımdan çıksan diyorum, bu ikili delilik sona erse” şarkısını söyleyerek kaçan bu şansa, cezaevi ortamı, suç ve ceza sistemine dair söylenebilecek çok sayıda unsurun arada kaynamasından ötürü hayıflanıyorum.