O kadar güzel bir film ki… Karamel tadında, ama bir yandan da çok acı ve sarsıcı. Tam da gözyaşlarımızın kahkahalarımıza karıştığı hayatın o en gerçek anları gibi.
Bir yasın ortasından geçen, acının tüm ağırlığıyla yüreklerine oturduğu bir ailenin iyileşme hikayesi. Sanatın, nasıl yaraları sarabileceğini, aslında nasıl hayatın can damarlarından biri olduğunu gösteren bir film Ghostlight. Romeo ve Juliet’in, Shakespeare’in bile tahmin edebileceğinden daha hayata yakın olduğunu anlatıyor sarsıcı bir şekilde.
İyi kalpli bir bir inşaat işçisinin ailesiyle beraber kendisini bulma hikayesi. O kadar harikulade ki oyunculuklar… Her bir karakter özenle, hayatın tam içinden olduğu için başarılı bir şekilde yaratılmış.
Hatta şöyle, filmdeki aileyi canlandıran baba Keith Kupferer, anne Tara Mallen ve kızları Katherine Mallen Kupferer, gerçek hayatta da bir aile. Ve inanılmaz bir performans hayata geçiriyorlar. Özellikle baba ve kızının müthiş olduğunu söylemem gerek. Genç kız rolündeki Katherine Mallen Kupferer’in ismini ileride daha çok duyabiliriz.
Hem içimi ısıtan hem de sarsan, pek ağladığım bir film oldu Ghostlight. Size iyi gelecek, ancak yüreğinize de dokunacak bir film arıyorsanız Ghostlight’ı kesinlikle tavsiye ederim.