Guy Ritchie’nin normalde filmlerinde iki saatte anlattığı eğlenceli, komik, hızlı, baş döndürücü virajlarla dolu suç ve gangster dünyasını bu sefer bölüm bölüm izlemek eğlenceliydi.
Gecenin hızlı gidişatına kapılıp kafaya dikilen shotlardan ziyade yavaş yavaş yudum yudum içilen yıllanmış bir şarap gibiydi. Ancak birtakım eksikleri de yok değildi bana göre…
Ritchie’nin aynı adlı filminden esinlenen bir dizi Gentlemen. Konu genel olarak aynı kaynaktan beslense de tamamen farklı bir yapım bu. Özellikle ikinci bölümde insanı oturduğu yere mıhlayan bir cinayetten sonra git gide büyüyen bir merakla izliyorsunuz diziyi.
Ancak bir süre sonra hızla akan olaylar yerine dizideki karakterlerin derinliklerine inmeyi tercih ederdim. Belki bir gangster filminde karakterinizin zaaflarını, korkularını, kaygılarını anlatmanız gerekmeyebilir, ama televizyon dizilerinin en büyük avantajı zaten karakterleri katman katman açmaya fırsat vermesinde…
Ben iki ana karakterin de, Eddie Horniman ve Susie Glass’ın, babalarıyla komplike ilişkilerinin derinliklerine inmeyi, karakterlerindeki hangi unsurların suç dünyasına çekilmelerini sağladığını anlamayı tercih ederdim. Belki de Ritchie bunu ikinci sezonda yapacaktır, kim bilir.
Bu arada bence dizinin en büyük sürprizinin aristokrat ailenin büyük oğlunu canlandıran Daniel Ings’in müthiş oyunculuğu olduğunu düşünüyorum. Sürekli oyunculuğun zirvesine varan manevraları, tiradları ve bedenini kullandığı sahneleriyle harika bir seyir sunuyor.
Genel olarak Gentlemen’ın eğlenceli bir dizi olarak türünün görevini başarıyla yerine getirdiğini söyleyebilirim. Şaşırtan dönemeçler, İngiltere’nin aristokratları ve suç dünyasına ilişkin keyifli tespitleri, zeki diyalogları ve ilginç karakterleriyle kimi yerlerde derinliği kaçırsa da güzel bir seyir vaat ediyor.