Gattaca: Genetik dizilime göre üstünlüğü tanımlayan bir distopya

1997 yapımı Gattaca, Ethan Hawke’un filmografisinde bilimkurgu sevenler için ayrı bir önem taşıyor. Benim gibi meseleye popüler kültür perspektifinden bakanlar için ise Hawke’un daha sonra evleneceği Uma Thurman ile tanıştığı filmdir Gattaca. Bu filmden sadece bir yıl sonra evlenmişlerdi.

Filmin kadrosunda bu iki bomba ismin yanında bir de Jude Law var. Nasıl körpeler, gençler daha; üçü de bu filmden sonra o kadar uzun bir yol alacak ki oyunculukta…

Hawke genelde Gattaca’nın çok tanınan bir film olmaması dolayısıyla dövünür, ancak kendisi de kabul etmeli ki onlarca iş yapmış bir aktör olarak listesindeki en güçlü yapımlardan değil bu. Hele ki benim gibi distopyalara meraklı değilseniz, çok da ilgi çekici bir film değil Gattaca.

Gattaca, hangi hastalıkları hangi oranda yaşayacağınızın, bedeninizin güçlü ve zayıf yanlarının genler üzerinden hızlıca tespit edilebildiği bir gelecekte geçiyor. Sosyoekonomik koşullara göre değil de, genlerinize göre ayrımcılık yapan bir toplumsal yapı var. Kimin en prestijli işleri alabileceği ya da kimin toplumda saygın bir konuma gelebileceği, bedeninizin dayanıklılığı ve genlerinizin gücüne göre tespit ediliyor.

Şunu sorguluyor Gattaca, ya irade, dirayet ve kökünü azimden alabilen dayanıklılık? Eğer kalp hastası olabileceğinizin oranı yüzde 99 ise yüzde 1 için de olsa mücadele etmek gerekmez mi? İnsan dediğin bedeninin kapasitesini aşabilecek güçte ve dirayette bir varlık değil midir?

Bu alanda birbirine tamamen zıt olan iki kardeşin rekabetiyle başlıyor film, daha sonra bu kardeşlerin aralarındaki engeli aşıp aşamayacaklarını sorguluyor. Dünya’ya sığamadığını düşünenlerin, toplum dışına farklı zayıflıkları yüzünden itilenlerin, yaşamla nasıl barışabileceğinin farklı bir formülünü veriyor Gattaca.