En Sevdiğim Pastam: Bir ülkenin zorbalığından nefes alınan bahçeye kaçış

Huzurlu bir sığınak niteliğindeki bir bahçe. Ruhun, yalnızlığından kaçtığı ve derin nefesler aldığı yegane durak.

Bu bahçeye açılan ferah bir ev. Ocağında düzenli olarak tencerenin tıngırdadığı bir mutfak. Kimi zaman kahvelerin yalnız içildiği kimi zaman da kalabalık arkadaş gruplarının ağırlandığı bir sofra.

Her şeyi diyebiliriz ama Mahin’in kendine göre bir düzeninin olmadığını söyleyemeyiz. Mahin, kocasını kaybetmiş, çocuklarını yurt dışına göndermiş; 70’lerine tek başına girse de evini kendi varlığıyla, huzurla dolduruyor. Mahin’in hayata karşı bir duruşu, yaşamın içinde tadına vardığı eğlenceleri var.

Mahin sadece yalnızlığından değil, ülkesi İran’ın da boğuculuğundan da bahçesine kaçıyor genelde. Memleketinin sokaklarında dolaşırken de hayata ve siyasete karşı duruşunu göstermekten kaçınmıyor.

Bu kaçışlar, bazen sadece müzik dinlemekle bazen bir Özcan Deniz dizisi izlemekle olabiliyor, rejimin tam olarak bunu yasaklamaya çalışmasına rağmen hayatının keyfinin çatıldığı anlar olabiliyor. Zorbalıktan çalınan bu anlar, gizli gizli de olsa birbirine göz kırpanlar tarafından büyütülüyor.

Mahin, hayattan ziyadesiyle ders çıkarıyor kendisine, çıkardığı bu dersler sonunda da ipleri eline alması gerektiğini öğreniyor. Korkmuyor, kaçınmıyor bundan. Bir şey istiyorsa düşmeli peşine.

Büyük bir hevesle, onca zaman bekledikten sonra elde ettiğiniz şeyin değeri, kavuşmanızın süresiyle mi belirlenir? Yoksa kısacık bir an bile olsa hayatın tadına vardığınız her kavuşma yeterli midir? Peki bu kavuşmanın sonu belirler mi niteliğini?

En Sevdiğim Pastam’ın yönetmenlerinin Berlin Film Festivali’ne gitmesine izin vermedi İranlı yetkililer, yönetmenlerin pasaportlarına el kondu. Film zaten gizli gizli çekilmişti, polis yönetmenlerin bilgisayalarını ve harici disklerini de ele geçirdi. Ancak yine de film yurt dışında da muhafaza edildiği için gösterilebildi.

Filmi, bu hikayesinden ayırarak izlemek güç, çünkü gerçekte yaşananlar iç içe filmde olanlarla. En Sevdiğim Pastam’ın sonuyla ilgili karışık hislere sahibim, ancak oyunculuklarından etkilendiğim, filmin beni karıştırdığı ve düşüncelere sevk ettiği kesin.