Spotify’a göre bu yıl Türkiye’de en çok dinlenen şarkıların bazıları, lüks tüketimi övmesi, kadına karşı şiddeti teşvik etmesi ve müzikal altyapılarının özensiz olması dolayısıyla eleştirildi. Peki listenin ilk sıralarındaki şarkıların sözlerine baktığımız zaman nasıl bir analiz yapabiliyoruz?
Yılın son ayının gelmesi, geride kalan günlerin popüler kültürdeki yansımalarına bakmak için iyi bir fırsat anlamına geliyor.
Dünyanın en büyük müzik dinleme platformlarından Spotify’ın açıkladığı en popüler müzisyenler ve şarkılar listesi, bu geleneğin mühim parçalarından biri haline geldi.
Spotify’a göre bu yıl Türkiye’de en çok dinlenen müzisyenler Semicenk, Lvbel C5 ve Sezen Aksu oldu.
En çok dinlenen şarkılar ise rapçiler Era7capone, Batuflex ve Narco’nun beraber yaptığı CISTAK, Zeynep Bastık’ın Lan ve rapçi Lvbel C5’in DOĞUŞTAN BERİ HAKLIYIM (tmm) şarkısı oldu.
Rap uzun zamandır Türkiye’nin en çok dinlediği şarkı türlerinin başında.
O yüzden rap müziğin liste başını almasından ziyade en çok dinlenen bazı şarkıların sözlerinde yer alan ifadeler tartışma konusu oldu.
CISTAK şarkısında lüks tüketimi özendiren, suçu teşvik eden ve kadını aşağılayan ifadeler var.
Lvbel C5’in şarkılarının süresinin çok kısa olması, ifadelerin yine lüks tüketimi övmesi ve sosyal medya dilinin kullanılması eleştirildi.
Spotify, yüzde 30’luk piyasa payıyla dünyada en çok dinlenen müzik platformu.
Spotify’ın dünya çapında 600 milyondan fazla abonesi var.
Türkiye’de en son olarak araştırma şirketi KONDA’nın 2018’de yayımladığı bir rapor, müziğin en çok YouTube’da ardından da Spotify’da dinlendiğini ortaya koymuştu.
Bu alanda güncel rakamlara ulaşamasak da Spotify’ın dinleme alışkanlıklarına dair yaptığı liste popüler olana dair bir fikir sunuyor.
Peki listenin ilk sıralarındaki şarkıların sözlerine baktığımız zaman nasıl bir analiz yapabiliyoruz?
Rap sokağın dilinden anlıyor
Müzik yazarı Taner Turna, ana akım müzik yapanların toplumun güncelinden uzaklaştığını düşünüyor.
Turna, ana akım müziğin gündelik hayatın dertlerini ve toplumun yaşadığı sıkışıklığı yansıtamadığını vurgulayarak, “Özellikle 2010’ların ortasından sonra ana akımla toplum arasında bir boşluk oluştu. Bu boşluğu da hip hop doldurdu. Söylemi toplumsal değerlerin içerisine sızabilen, gündelik hayatta karşılığı olabilen bir yapıya sahip” diyor.
Müzik yazarı Deniz Durukan, rapin muhalif damarının yanı sıra sokak kültüründen yararlanan bir yapısı olduğunu da söylüyor.
Durukan, rap müzik için, “Sokağa dair dili kullanma var. Dolayısıyla kenarda, kıyıda köşede kalmış kişilerin de bir dili olma meselesi var” ifadesini kullanıyor.
Rap’in ortaya çıkışı da sokağa dayanıyor.
Rap, 1970’lerin sonunda New York’un banliyösü Bronx’ta siyahların müzik kültürünün içinden çıktı.
Her ne kadar rap müziğin bugün dinleyicilerinin yüzde 70’ini beyazlar oluştursa da rap ortaya çıktığında 1960’lardaki siyah hakları mücadelesinden gücünü alıyordu. Bu yüzden hip hop kültürünün ortaya çıktığı ilk günden beri sokağın dertlerini, sorunlarını ele alan, siyasi bir yanı oldu.
Rap’i tempolu bir müziğin üzerine söylenen ritmik sözlerle yapılan bir müzik türü olarak tanımlayabiliriz.
Hip hop ise daha çok rap müziği de içine alan bir kültür olarak tanımlanıyor.
Sosyal medya müziğe sızıyor
Bugün Türkiye’de sokağın derdinin ne olduğuna ve bunun rap şarkılarına nasıl yansıdığına baktığımızda, sosyal medyada konuşulanlardan çok da farklı olmadığını görüyoruz.
Bunun da içinde lüks tüketime düşkünlük, güç ve maddiyat elde etme gibi eğilimlerin olduğunu gözlemek mümkün.
En çok dinlenen çoğu rap şarkısının içinde markaların isimleri geçiyor, lüks arabalarla alınan yollar anlatılıyor, satın alınan ya da alınmasının hayali kurulan lüks tüketim maddeleri övülüyor.
Müzik yazarı Deniz Durukan, sokağın da sosyal medyanın da dilinin bu olduğunu söylüyor ve bazı rapçilerin bu meseleleri şarkılarına taşıdığını aktarıyor:
“Zengin olmanın ve güç kazanmanın hayalini kuranlar var, bazı rapçiler de bunu anlatıyor.”
Sosyal medyada lüks hayatlarını gözler önüne seren ve sürekli alışveriş yapmayı özendiren hesapların olması da bu durumu körüklüyor.
Sosyolog Nilüfer Narlı, lüks tüketime olan talebin sosyal medya ünlülerinin yaptığı pazarlama taktikleriyle arttığını düşünüyor.
Bunun tüketim toplumunun bir yansıması olduğunu düşünen Narlı, “İnsanlar bu lüks eşyaları ve arabaları satın almaya özeniyor; sahip olamasalar da sahipmiş gibi paylaşım yapıyorlar” diyor.
Müzik yazarı Taner Turna, “Türkiye çok kısa yollu bir şöhret sevdasına düşmüş durumda” saptamasında bulunuyor ve bunu da şöyle açıklıyor:
“Refah seviyesi oldukça düşük, bir yerlere gelmek için çok fazla zorluk aşmak zorundayız. Bir anda şöhret olmak, çok fazla ayrıcalıklara sahip olmak insanları büyülüyor. Hip hop aslında buna bir zemin sağlıyor.”
Sosyal medyanın müzik üzerindeki bir başka etkisi ise şarkıların sosyal medyada paylaşılan videolarda kullanılmasıyla hızlıca trend olabilmelerinde görülüyor.
Eğer bir şarkı sosyal medyanın ilgi gören alanına girmişse, ya Twitter’da yeniden kurgulanan videolarda ya da TikTok trendlerinde bu şarkıyı tekrar tekrar dinlemek mümkün oluyor.
Bu da şarkının daha da popülerleşmesini sağlıyor.
Şarkının bu şekilde trend olması için de süresinin kısa olması, sözlerinin ve ritminin kolaylıkla dillere pelesenk olabilmesi gerekiyor.
Teknoloji, müziğin üretilmesi sürecini değiştirdi
Şarkının trend olması için süresinin kısalmasının yanı sıra elektronik altyapıya sahip olması da önemli bir rol oynuyor.
Gelişen teknoloji ile birlikte bu tarz elektronik altyapıya sahip şarkıları ortaya çıkarmanın süresi çok kısaldı.
Yazar Durukan, şarkıların hızla üretilmesi sürecinin “düşüncenin kaybolmasına” yol açtığını savunuyor:
“Müzik dediğiniz zaman sadece melodisi, armonisiyle değil, sözünün de sanat olması gerek. Hepsi bir bütün aslında. Teknolojinin gelişmesiyle çok hızlı üretilen ve tüketilen müzikten bahsedebiliriz. O arada düşünce kayboluyor. Onun kaybolması da üreticinin de dinleyicinin de düşünmeden şarkının akışına kendisini bırakmasına yol açıyor. Çok fazla kendini yormadan, çok fazla düşünmeden, kendini müziğin ritmine bırakmak…”
Durukan, artık şarkılarda eski melodik altyapıların olmadığını, müziğin evde tek başına birtakım bilgisayar ve ses kayıt cihazlarıyla çok daha kolay bir şekilde yapıldığını anlatıyor.
Çocukların ve gençlerin şarkılardaki gitar ve davul sololarını sıkıcı bulduğunu söyleyen Durukan, “Uzun girişler zaman kaybı olarak geliyor. Hemen mevzuya geçilsin istiyorlar. Çünkü onu bitirip başka bir şeye geçecekler” diyor.
Dijital platformlarla müzik tüketimi tek tipleştirildi
Çok hızlı bir şekilde, çok sayıda şarkının üretildiği günümüzde bir yere gelmek isteyen müzisyenler, popüler olmanın baskısı altına giriyor.
Popüler olanı da sosyal medyanın yanı sıra Spotify gibi dijital müzik dinleme platformları belirliyor.
Hızlıca üretilen şarkıların kolay bir şekilde dinleme platformlarına yüklenmesiyle, müzisyenin kaderini bu platformda şarkılarının ne kadar dinleneceği belirliyor.
Yazar ve girişimci Turna, bunun “manipüle edilmiş bir dinleme deneyimi” olduğunu düşünüyor.
“Bu platformların ürettiği sayılar üzerinden anlam biçiyoruz” diyen Turna, yapay zekanın dinleme deneyimindeki etkisinin arttığını, bu platformların arayüz tasarımlarının da etkisi ile “bize sunulan kapalı bir fanus içinde müzik dinleme deneyimi” yaşadığımızı söylüyor.
Bir dağıtım analizi şirketi olan Distribution Strategy Group, 2022 yılında yayımladığı bir raporunda Spotify’da dinlenen şarkıların en az yüzde 30’unun yapay zekanın etkisiyle tavsiye edildiğini ortaya koymuştu.
Turna, bu fanusun içinden çıkmak için halen radyo dinlemenin büyük bir önem taşıdığını söylüyor.
Sevdiğiniz şarkı ve şarkıcıların plak şirketlerine göz atıp başka müzisyenler bulmanın, emek vermenin gerektiğini vurguluyor.
Kadına karşı şiddet, popüler kültüre de işledi
Rap, çıktığı topraklar olan ABD’de suçun kol gezdiği mahallelerde büyüyen özellikle siyah çocuklar için bir kaçış fırsatı sunuyordu.
Sonra bunu Almanya ve Fransa gibi başka ülkelerin göçmen mahallelerinde de gözlemek mümkün oldu.
Ancak yine ABD’de, rap müzik dünyası, geldiği yerin bu özelliği yüzünden suçla beraber anılan bir evren olageldi.
1990’lı yıllarda Doğu ve Batı Yakası rapçileri arasında yaşanan çatışmalar, şiddetin şarkı sözlerine sızması, Tupac Shakur ve The Notorious B.I.G. gibi büyük isimlerin öldürülmesi bunun yansımalarıydı.
Bugün bile rap dünyasının en büyük isimlerinden olan Jay Z ve P Diddy hakkındaki suçlamalar, rap müziğin tartışmalı yapısına ait ipuçları verilebilir.
Diğer yandan rap, homojen bir müzik türü değil. Bu müzik tarzını sanatsal bir çerçeveye oturtan, daha siyasi şarkılar üreten ya da müzikal altyapısına derinlikli yaklaşan şarkıcılar da mevcut.
Türkiye’de son dönemin popüler rap şarkılarında ise yasak madde kullanımını ve suç işlemeyi öven sözlere rastlamak mümkün.
Bunun yanı sıra kadına karşı şiddet unsurları da yine bu şarkılarda görülebiliyor.
Sosyolog Nilüfer Narlı, Türkiye’de ataerkil kültürü besleyen bazı gelenekler ve dini yorumların olduğunu, bunun da kadına karşı şiddeti meşrulaştıran güçlü bir kültürel yapının ortaya çıkmasına yol açtığını söylüyor.
“Kadın karşıtı, sosyal cinsiyet eşitliği karşıtı kültür, pop kültürde daha rahat yayılıyor” diyen Narlı, ataerkil kültürün popüler kültürde yeniden üretildiğini aktarıyor.
Müzik yazarı Durukan da benzer bir fikirde.
Cinsiyetçi zihniyetin her alana yansıdığını söyleyen Durukan, kadın ve erkek rollerinin şarkılarda da yeniden üretildiğini düşünüyor.
Durukan, “Hegemonik bir erkeklik meselesi var. Bu çok yaygın. Televizyonda, dünyanın politik dilinde, her yerde var. Sokaktaki güç savaşı, erkeklik savaşı gibi meselelerde dair videolar çekiliyor, şarkılar yapılıyor” diyor.
Tabii ki saydığımız bütün bu etmenler, aslında müzisyenler için de sanatlarını icra etmeleri ve para kazanmaları için zor bir sektör ortaya çıkarıyor.
Müzik yazarı Turna’ya göre bu hızlı üretim ve tüketim döneminde yapılan şarkılar üzerine konuşmak gerekli; yoksa müzik sektörü sadece anlık popülerlikler yaratan bir alana dönüşüyor:
“Yapılanlar gerektiği kadar eleştirilmiyor, bağlamı kurulmuyor ve bir hafıza etrafında şekillendirilmiyor. Karşısına bir şey koyamadan, alt kültürlerine bakmadan, nereden geldiği irdelenmeden geçilip gidiliyor.”
Turna’nın bu dediğine paralel olarak kadın karşıtı sözleriyle gündeme gelen CISTAK şarkısına gösterilen tepkilerin, en azından olumlu bir sonuç doğurduğunu söyleyebiliriz.
CISTAK şarkısının Ebo namlı yapımcısı İbrahim Tilaver, sosyal medyadan şu mesajı paylaştı:
“Anneme verdiğim söz üzerine ocak ayından itibaren şirketimin bünyesinde kadının objeleştirildiği herhangi bir parçanın çıkmasına izin vermeyeceğim. Geçmişte şirketimiz bünyesinde yayımlanan bu tarz tüm parçalar adına kadınlarımızdan özür diliyorum.”