Belgeselden başka bir şey izlemem diyen arkadaşlar, manitasını bu sayede tavlayanlar, benim gibi belgesel yapma hayali olanlar, ya da halihazırda belgesel yapan, bu sektörün içinde olan, yaşadınız! Yaşadık!
Çünkü belgeselin altın çağındayız.
Şimdi lafa önce şöyle başlayayım ki, ben de kendimi çok belgesel insanı olarak tanımlamazdım açıkçası son birkaç yıla kadar.
Mesleki olarak çok küçük yaşlarımdan beri iki hayalim vardı, biri gazetecilik biri de sinema.
Üniversiteye gelince her ne kadar sinemayla daha ciddi ilgilenmeye başlasam da bir yerde vazgeçtim bu hayalden ve gazetecilik yolundan yürümeye başladım.
Ancak şimdi gazeteciliğin içindeyken ve bu mesleği, hikaye anlatıcılığını görsel bir şekilde nasıl ilerleteceğimi çalışırken, tabii ki belgesel inanılmaz ilgi çekici bir tür olarak karşıma çıkıyor.
İşte aslında belgeselin bu kadar popülerleşmesinin nedeni tam da bu.
Önce belgeselin neden altın çağını yaşadığını size göstermek için bir grafiği huzurlarınıza sunuyorum.
Gördüğünüz gibi son yıllarda sürekli yükseliş trendine giren bir tür varsa, o da belgesel.
Peki neden? Belgeselciler neyi farklı yaptı ya da izleyicilerde ne değişti bir anda ki belgesel popüler bir tür haline geldi?
Öncelikle ne yapmadıklarını söyleyeyim, benim şu an bu yaptığımı yapmıyorlar.
Yani konuşan bir kafa, oradan buradan akan görüntüler, donuk kareler, fotoğraflar, durağan çekimler yok.
1. Çünkü belgeselin anlatımı artık sinemaya çok daha yakın, görsel dili ve anlatımı da filmlerden, sinemadan çok şey aldı son yıllarda.
Belgesellerdeki hikaye anlatıcılığı daha dramatik, heyecanlı bir yapıya büründü.
2. Sinemada belgesel izlemeye gidenlerin sayısı daha azken, insanlar salonlarda daha çok film izlemeyi tercih ederken son yıllarda Netflix, Hulu, Disney, Amazon, Apple gibi platformların yaygınlaşmasıyla belgeseller artık oturma odamıza geldi.
Ya da yatak odamıza.
Hiç belgesel sevmeyen biri bile olsanız, bugün Netflix’in ana sayfasına girdiğinizde size mutlaka bazı belgeselleri önerdiğini göreceksiniz.
Ki Türkiye’de de Blu TV’de yapılan belgeselleri görebiliyoruz.
3. Bir yandan da teknolojinin ve dijital kameraların gelişmesiyle artık çok daha küçük, kontrol etmesi basit cihazlarla belgesel çekmek mümkün oldu.
Böylece hem çekim hem de kurgu işleyişi kolaylaştı ve maddi olarak da yapım masrafları azaldı.
4. Bir değer sebep ise sosyal medyanın daha çok güç kazanmasıyla hikaye anlatıcılığının aslında hayatımıza daha çok, daha kuvvetli bir şekilde girmesi.
Böylece hem herkes aslında kendi hikayesini anlatmaya başladı hem de biz bu formata daha çok maruz kaldık, içselleştirdik.
Tabii ki halen belgeseller filmler kadar gişe başarısı ve gişe hasılatı elde edemese de eskisine nazaran daha çok para kazandıklarını söyleyebiliriz.
Belgeselciler eskiden çok daha zor fon bulabiliyordu; bugün şirketlerin de belgesele ilgi göstermesi ve sponsor olmalarıyla bu kapı da açıldı.
Belki bu videoyu izleyenler arasında belgeselciler varsa bize bu durumun ne kadar doğru olduğunu, fon bulup bulamadığınızı, sektörün belgesellere daha ne kadar açık olup olmadığını anlatabilir.
Bu mesleğe başladığımda gazeteci büyüklerimden hep Türkiye’de 90’lı yıllarda bu mesleğin ne kadar güzel yapıldığını dinledim. O yüzden ben de bu meslekte çok zorluk çektiğim için gerçekten de o yıllarda gazeteci olmadığıma üzülürdüm.
Ama en azından belki gazeteci olarak belgeselin altın çağını yakalamışımdır diye heyecanlanıyorum.