14.Mart.2014’te Milliyet’te yayınlanan yazım…
Berkin Elvan‘ın cenaze töreni için çarşamba günü on binler İstanbul’da bir araya geldi. Türkiye’nin dört bir yanından Berkin Elvan‘ın ölümüne gösterilen tepkiler ve İstanbul’da toplanan kalabalık, akıllara 2008 yılında polis kurşunuyla Yunanistan’ın başkenti Atina’da hayatını kaybeden 16 yaşındaki Aleksis Grigoropulos‘u getirdi. Sosyal medyada Aleksis’in ölümüne Yunan hükümetinin gösterdiği tepkiye yer verilerek Türkiye’de resmi makamların Berkin Elvan için “sessiz ve duyarsız kaldığı” yorumları yapıldı.
16 yaşındaki Aleksis, 2008 yılının aralık ayında Atina’da anarşistlerin bulunduğu Exarcheia mahallesinde beraber dolaşan iki polis memurundan Epaminondas Korkoneas‘ın ateş açması sonucu hayatını kaybetmişti. Aleksis’in ölmesi, ülkenin dört bir yanında günlerce bitmeyen gösterilerin düzenlenmesine yol açmıştı. 1974‘te askeri cuntanın sona ermesinden beri ülkede düzenlenen en büyük protestolar karşısında sarsılan Başbakan Kostas Karamanlis, muhalefetin ağır eleştirilerine maruz kalmıştı.
Karamanlis, Aleksis’in ailesine bir mektup yazarak özür dilerken dönemin içişleri bakanı istifasını sunmak zorunda kaldı. Aleksis’in ölümünün tetiklediği ve uzun süre boyunca devam eden olaylar sonucunda emniyet müdürü istifa etmeye zorlandı. Devlet Başkanı Karolos Papoulias ve Atina valisi Nikitas Kaklamanis de özürlerini iletti. Polis memuru Korkoneas, kasıtlı adam öldürmekten ömür boyu hapis cezasına çarptırılırken polis memuru arkadaşı suç ortaklığından 10 yıl hapis cezası aldı. Aleksis’in öldüğü 6 Aralık her yıl gösterilerle anılıyor.
Yunan gazeteci Stefanos Mantzaridis bütün bir neslin gösteriler sırasında değiştiğini, gençlerin ekonomik ve etik bir krize yol açan siyasi sistemi sorgulamaya başladığını anlatıyor: “O zamanların çocukları bugün üniversitede ve Yunanistan’daki herkesin umudu onlar. Aleksis’imiz bugünkü direnişin sembolü. Yunanistan’da Aleksis’in öldüğü gece çocukların çocukluğunu kaybettiği söylenir.”
28 yaşındaki ceza avukatı Kostas Skarmeas ise Aleksis’in ölümünün hükümetin düşmesine ve 2009’da erken seçimlerin düzenlenmesine yol açtığını aktarıyor: “Atina’da diktatörlükten bu yana en uzun süren ve en şiddetli eylemler bu sürede yaşandı. Birçok gencin problemlerin farkına varması ve bunun için mücadele etmeye başlamasını sağladı. Bugün ise Yunan polisi hala Avrupa’nın en vahşi polisi. 15-25 yaş arası gençler bu insanların acımasız olduğunu ve sınır tanımadığını gördü.”