Biyografi filmlerine dair sevmediğim hiçbir şey yok A Complete Unknown’da. O yüzden bayıldım zaten! Özyaşam filmlerinde söz konusu kişinin hayatında yok şu oldu yok bu oldu diye kronolojiye sıkıştırılan, ansikolopedi gibi arka arkaya dizilen olaylar kadar sıkıcı gelen bir şey yok bana. Bob Dylan gibi ciltlere sığmayacak bir müzisyenin hikayesini nasıl birkaç saatte anlatabilirsiniz ki?
Anlatamazsınız, o yüzden ancak bu adamın neden bu kadar büyük bir müzisyen olduğunun hissiyatını geçirebilirsiniz izleyiciye. Zaten bunu yapabildiniz mi, büyük bir yönetmensiniz demektir. Müzik hastası bir insan olarak müzik üzerine kafa yoran, müziğin kara sevda gibi insanı esir ettiği kadar şifası da olduğunu yansıtan filmleri sevmemem mümkün değil. A Complete Unknown, müziğin insanı allak bullak eden kudretini, yeteneği ve tutkusu olan birinin başına gelebilecek en güzel şey olmasını bir serenat gibi anlatıyor.
Filmin gücünü aldığı en büyük dayanağı müzik ve o müziğin icraatçısı olunca da başrol oyuncusuna çok iş düşüyor. Ve helal olsun, Timothée Chalamet müthiş bir iş kotarıyor! Benim şimdiye kadar izlediğim en iyi performansı. Artık olmuştur bu çocuk adam diyebiliriz bence. Özel hayatındaki berbat kararlarını kariyerine yansıtmamasını ayakta alkışlıyorum.
Bu arada filmin yönetmeni Walk the Line ile Johnny Cash’ın hayatını da ustalıkla anlatan James Mangold, neyse ki A Complete Unknown’ı da başarıyla hayata geçiriyor. Tebrikler Mangold’cuğum. Bu açıdan Baz Luhrmann’ın Elvis’ine de bayılırım, tarzları farklı olsa da müzik biyografileri açısından iki yönetmen de büyüleyici.
Bu arada Edward Norton bir filmde İran kilimine can verse sıkılmadan izlerim. Lütfen şu yan rollerden çıkıp daha çok başrolde görebilir miyiz sizi Sayın Norton?
Bob Dylan’ın yazdığı destansı müzik sözlerinin nasıl bir dehadan çıktığını, en sevdiği müzisyenin peşinden hastane koridorlarını arşınlayacak kadar vefalı bir müzik sevdalısı olduğunu, kadınlarla ilişkilerini her şeyden önce müziğinin belirlediğini izlemek kalbimin saz tellerini titreştiren dokunaklı bir deneyimdi. Hayatta bundan daha iyi geçirilebilecek birkaç saat az vardır.