11.11.2014’te Milliyet’te yayınlanan yazım…
İngiltere’nin ulusal tiyatrosu Royal Court, dünyanın en saygın gazetelerinden New York Times’a göre ‘Avrupa’nın en önemli tiyatrosu.’ Royal Court ise kendini, “Dünyada Royal Court’tan daha önemli bir tiyatro olmadığına inanıyoruz” diyerek tanımlıyor. Royal Court’u İstanbul’a getiren ise British Council ile beraber oyun yazarları için düzenlediği atölye. Bir yıl önce başlayan ‘Oyun Yazarlığı Atölye Çalışma Programı’ kapsamında Royal Court’tan gelen önemli isimler ve 100 başvuru arasından seçilen oyun yazarları, geçtiğimiz hafta üçüncü kez bir araya geldi.
Türkçe, Kürtçe ve Farsça metinler yazan oyun yazarlarının bir yıl içinde ortaya çıkardığı eserler, DOT Tiyatro’nun oyuncuları tarafından geçtiğimiz cumartesi günü sahnelendi. Biz ise perşembe günü düzenlenen provalara katılma şansı yakaladık. İngiliz oyun yazarı Mark Ravenhill ve Zinnie Harris ile Royal Court’un Uluslararası Koordinatorü Richard Twyman’ın atölyeye katılan oyun yazarlarına ve DOT oyuncularına yardımcı olduğu provalarda, İngilizce, Türkçe, Kürtçe ve Farsça dilleri bir aradaydı. Twyman’ın deyimiyle ‘eğlenceli bir engel olan’ dil, çevirmenlerin de yardımlarıyla farklı oyun metinlerinde yaratım sürecine aracılık etti.
Provalardan fırsat bulduğumuz ilk anda yakaladığımız Royal Court’un Uluslararası Koordinatorü Twyman, son 20 yılda Filistin, Hindistan, Zimbabwe, Güney Afrika ve Lübnan gibi dünyanın 80 farklı ülkesinde düzenledikleri bu atölyelerin Royal Court’un kuruluş amacına uygun olduğunu, “Bu atölyelerin birinci amacı Royal Court’un kurucusu George Devine’in amacıyla da örtüşüyor: Tiyatronun kamuya hizmet vermesi, dünya için gerekli, farklı ve yeni oyunları sunmak. Özellikle son 20 yıldır dünyanın farklı yerlerinden genç ve parlayan seslerin gelişmesine daha bilinçli bir önem veriyoruz. Tabii ki bunun içinde Londra’ya bu oyunları getirip bilmediğimiz bir şeyi anlatmak da var.
İkincisi de mesela bu atölye sonunda sahnelendirilebilecek 9 Türkçe oyun ortaya çıkacak. Bu da bizim diğer amacımız: Başka ülkelerde genç ve yaratıcı yazarların gelişmesine katkıda bulunmak. Çalıştığımız çoğu ülkede yazarlar tiyatroda sadece yazarlık yapmıyor, yönetmen ya da oyuncu da olmak zorundalar; bu Royal Court’da olmayan bir şey. Bu atölyeler sayesinde tiyatroda başka roller üstlenmeden sadece yazar olarak kendilerine odaklanabiliyorlar” diyerek açıklıyor.
Twyman, bu atölyelerin İstanbul’da düzenlenmesinin faydasını, “İstanbul’dayken kendinizi dünyanın merkezinde hissediyorsunuz. Çok fazla öykü ve çok ilginç bir kültür var. İçinde yaşadıkları dünyayı anlatan ya da burada tiyatro ne olabilir diye düşünen genç seslerin olması çok heyecan verici. Türkçe, Kürtçe ve Farsça dilleriyle çalışmak tamamen farklı bir tecrübe. Buraya her geldiğimizde bir oyun izleme şansımız oldu ve standartların gerçekten yüksek olduğunu gördük” sözleriyle özetliyor.
Atölye katılımcılarından, Bilgi Üniversitesi Sahne ve Gösteri Sanatları araştırma görevlisi Erdem Avşar ise diğer yazarların yaratım sürecini takip etmenin çok yararlı olduğunu vurguladı. Avşar, Türkiye tiyatrosu için en büyük kırılmanın 10 sene önce DOT tiyatronun kurulması olduğunu söyleyerek, “Tiyatroya gitme pratiğini değiştirdi ve tahmin etmediğimiz bir tiyatro dünyası sundu. İnsanların dünyasını değiştiren ve sarsıldığınızı hissettiğiniz işler yaptılar. İşte ondan sonra alternatif sahneler ortaya çıktı. Bu şahane bir şey, çokseslilik var” ifadelerini kullandı.
DestAR Tiyatro’nun kurucularından Berfin Zenderlioğlu da atölyeye katılanlardan. Yönetmen, yazar ve oyuncu olan Zenderlioğlu, Türkiye’de son 5-6 yıldır genç kuşak yazarların yetişmesiyle hareketliliğin yaşanmaya başladığını söylüyor. Zenderlioğlu, Türkiye genelinde olduğu gibi Kürt tiyatrosunda da özgün metin eksikliği yaşandığı için tiyatro olarak bunun üzerine gittiklerini vurguluyor. Royal Court’un gerçekleştirdiği bu atölyede Kürtçe tiyatroya da yer verilmesini heyecan verici buluyor. Zenderlioğlu’na göre bu atölye yazarlık serüvenine odaklanmasını sağlaması açısından da yararlı.
Yine DestAR Tiyatro’da yazar, yönetmen ve oyuncu olarak çalışan, atölye katılımcılarından Mirza Metin de alternatif tiyatroların ortaya çıkmasıyla umutlandığını aktarıyor. Son 5-6 yılda yeni metinlerin ortaya çıktığını vurgulayan genç tiyatrocu, güzel bir sürecin yaşandığını düşünmekte. Metin, hem yazarlığa odaklanabildiği hem de farklı bir üslupta çalışma fırsatı bulduğu için atölyeyi çok faydalı görüyor.