1.Nisan.2015’te Milliyet’te yayınlanan haberim…
Boğaziçi Üniversitesi’nin ‘saatli binası’nda bulunan Albert Long Hall salonunda müzikal anlamda çok değerli, tarihi bir org vardır. Üniversitenin kültürel etkinliklerinin kalbi olan bu salonda, onca yaş almasına rağmen heybetli performansını yitirmeyen bu orgun tanıklığında dün ateşli bir münazara düzenlendi. Bu sefer yükselen ve alçalan ritimlerin eşlik ettiği bir klasik müzik konseri yerine, bir tarafta CHP İstanbul milletvekili Binnaz Toprak, diğer tarafta Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun başdanışmanı Etyen Mahçupyan’ın yer aldığı hararetli bir tartışma yaşandı.
Deneyimli moderatör
2011’de yanmaya başlayan Arap devrimi ateşini arkasına alan televizyon tartışma serisi ‘New Arab Debates’ (Yeni Arap Tartışmaları) bu sefer “Türkiye demokrasisi büyük bir tehlike altında mı?” başlığıyla İstanbul’da gerçekleştirildi. Toprak ve Mahçupyan’ın bu konu başlığı altında tartışması, aslında Türkiye’nin herhangi bir televizyon kanalında sıradan bir olay olarak görülebilirdi; ancak dünkü münazarayı farklı kılan, moderatör Tim Sebastian’ın üstün yönetimiydi.
Sebastian, İngiliz devlet televizyonu BBC’ye yıllarını vermiş, bu kuruluşun en kıdemli isimlerinden biri olarak saygın bir yer edinmiş ve birçok uluslararası ödül kazanmış bir gazeteci. Sebastian, Türkiye’de demokrasi için tehlike çanlarının çaldığını öne süren Toprak’ı da, Türkiye’nin eskisine nazaran çok daha başarılı bir şekilde demokratikleştiğini iddia eden Mahçupyan’ı da daha tartışmanın başında kızdırmayı başardı.
İngiliz gazeteci, konuyla ilgili dersini o kadar iyi çalışmıştı ki, Toprak’ı muhalefet ile ilgili sorularla sıkıştırırken, Mahçupyan’ı ise uluslararası kurumların hükümeti eleştirdiği noktaları sıralarken, kıpkırmızı etmeyi becerebildi. İki isme de aynı soğukkanlı tavır ile sorularını yöneltti; diğer yandan psikolojik olarak konuklarının neye sinirlendiğini, nerede açık verdiğini çok iyi bir şekilde yakaladı.
Tıklım tıklım salon
Sebastian sadece konuşmacılarının nabzını çok iyi tutmayı başarmadı; aynı zamanda salonu tek bir boş koltuk kalmaksızın dolduran dinleyicilerin nelere tepki verdiğini de tespit ederek salondakilerin ilgisini sürekli canlı tuttu. Ünlü gazetecinin heyecanlı yönetimi, konuşmacılara eşit süre tanıması, salonu dolduran gençlere çok sayıda soru sorma imkanı vermesi, bir tenis maçı niteliğinde geçen münazaraya yüksek dozda kahkahanın eşlik etmesini sağladı.
Mahçupyan’ın da Boğaziçi Üniversitesi mezunu olmasına rağmen, Toprak’ın bu okulda yıllarca Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde öğretim üyesi olarak ders vermesi, seyirci desteğini kazanmasını sağlayan en önemli faktördü. Toprak’ın sözleri çokça alkış ve destek nidalarıyla kesilirken, Mahçupyan’a hükümeti destekleyen pozisyonuyla ilgili çok fazla eleştiri getirildi.
Toprak, demokrasinin tehlikede olduğu Türkiye’nin “seçimlere dayanan bir otoriterliğe” dönüştüğünü öne sürerken cinsiyet eşitsizliği, sansür, basın ve ifade özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar, tutuklanan gazetecileri örnek gösterdi. Mahçupyan ise AKP’nin başarısını anlamak için tarihe ve sosyolojiya bakmak gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin tam anlamıyla henüz bir demokrasi olmadığını vurgulayan Mahçupyan, “demokratikleşme ve normalleşme” sürecinin yaşandığını aktardı.
‘Düşmanınız çok’
Mahçupyan, gelen bir soru üzerine Türkiye’nin kutuplaştığı iddialarını reddederken asıl ‘toplumun seküler kısmının kutuplaştığını’ öne sürdü. Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün Türkiye’yi basın özgürlüğünün olmadığı bir ülke olarak tanımlamasını kabul etmediğini, Amerikalı ve Avrupalı politikacıların Türkiye’yi tanımadan eleştirdiğini söyleyen Mahçupyan’a Sebastian, “Sanırım sizin düşmanınız çok” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümet arasında anlaşmazlıkların olduğunu, “Patronunuz Erdoğan’dan memnun değil mi?” diyerek soran Sebastian’a Mahçupyan “Hayır, bunu basın uyduruyor” cevabını verdi.
Yüzde 76: Demokrasi yok
Sebastian’ın “Türkiye’de seçmenler darbe ve yolsuzluk arasında mı tercih yapmak zorunda?” sorusuna Toprak ‘Evet’ yanıtını verdi. Söz alan bir öğrenci, Türkiye’ye demokrasinin gelmesinde geç kalındığını dile getirirken bir başka öğrenci ise Mahçupyan’ın tarih ile ilgili tespitlerine, “Ben onca zaman önce ölmüş insanlarla ilgilenmiyorum. 23 yaşındayım ve demokrasiyi şimdi istiyorum” dedi.
Münazaranın sonunda dinleyicilerin yüzde 76’sı demokrasinin tehlikede olduğuna kanaat getirdiğini belirtti. Ancak tartışmanın başında bu oranın yüzde 80 olması, İngilizce yürütülen tartışmada Mahçupyan’ın Toprak’a ‘Shut up’ (Çeneni kapat) demesi yüzünden eleştirilmesine rağmen oyların yüzde 4’ünü kendine çekmeyi başardığını gösterdi.