DARK dizisi, Netflix’in en başarılı yapımlarından biri.
Bir Alman yapımı olan bu diziyi bu kadar başarılı kılan şeylerden biri ise konusunu ve senaryosunu çok sağlam bir şekilde bilime ve felsefeye dayamış olması.
Dizinin dayanak noktasını oluşturan bilim, felsefe, mitoloji ve dini kavramları tek tek ele alacağız.
Bir nevi sizin için DARK sözlüğü, DARK dizini ve rehberi oluşturdum da diyebiliriz.
Bu yazıda dizide yer alan olaylara ve karakter gelişimine yönelik bilgiler yok, o yüzden spoiler da yok.
Diziyi izlerken karşınıza çıkan bilim, felsefe, mitoloji ve din referanslarına yer var.
Ki küçük bir Alman kasabasında geçen ve zamanda yolculuğu konu alan dizinin olay örgüsünü ve karakter gelişimini bu kadar başarılı kılan şey de bu.
Şunu da en başta belirteyim, bu kavramların hepsi bir derya deniz, o yüzden siz bu yazıdan sonra istediğiniz alanı ve kavramı daha detaylı araştırabilirsiniz.
Nasıl ki dizideki karakterler ve aileler arasındaki bağları tek tek çözüyoruz, bu videoda/yazıda da aslında bilimsel ve felsefik temaların nasıl birbiriyle iç içe geçtiğini, bazen karşıt bir konuma yerleştiğini bazen de aynı anda var olabildiğini göreceğiz.
Dizide gizem yaratan birçok kavram ve olay, gerçek hayatta da gizemli.
Bu videoda bu gizemleri çözemeyeceğiz ama evrenin gizemlerine biraz daha vakıf olabileceğiz.
O zaman bilimle başlayalım.
Ve tabii ki dizinin olmazsa olmazı, kuantum fiziği.
KUANTUM FİZİĞİ
Kuantum fiziği, temel olarak maddeyi ve enerjiyi inceleyen bir bilim dalı.
Maddeyi oluşturan atomların ve atomları oluşturan daha küçük parçaların birbiriyle nasıl bir etkileşim içinde olduğunu araştıran fizik dalı.
Bu fizik alanına göre maddeler hem parçacıklardan hem de dalgalardan oluşur, parçacıklar dalga gibi, dalgalar parçacık gibi hareket edebilir.
Bir parçacığın enerjisini, hareketini, diğer parçacıklarla ilişkisini çözümlemekle uğraşır.
Bir bilgisayar çipinin içindeki hareketin nasıl olduğu, güneşin nasıl enerji yaydığı, güneş panelleriyle ışık nasıl elektriğe dönüşür, bunları anlamak içim kuantum fiziği kullanılır.
Ancak kuantum fiziği tek bir teoriden değil, çok sayıda teoriden oluşur; ve halen bunların bazıları ispatlanamadığı gibi araştırmalar sürmektedir. Bu alanda çalışan bilim insanlarının bile kuantum fiziğiyle ilgili farklı görüşleri vardır.
Şimdi kuantum fiziği alanına dair, DARK dizisinde geçen ve bu diziyi anlamamızı sağlayacak kavramlara, teorilere, görüşlere geçelim.
PARADOKS
Paradoks, mantığa aykırı, birbiriyle çelişen sonuçların elde edilmesine denir.
Paradoks kuantum fiziğinde aklıselime ve genel geçer kurallara aykırı çıkan deney sonuçları için kullanılıyor.
Şöyle düşünelim, bir matematik denkleminde iki farklı sonuç elde edemezsiniz. Eğer bir matematik sorusunu çözdüğünüzde iki farklı sonuca ulaşırsanız bütün emeğinizi çöpe atmanız gerekir.
Ancak kuantum fiziğinde durum böyle değil.
SCHRÖDINGER’İN KEDİSİ
İşte kuantum fiziğinde en çok kullanılan, dizide de geçen paradokslardan biri.
Kuantum fiziğinin öncü bilim insanlarından Erwin Schrödinger, 1935 yılında yaptığı bir düşünce deneyinde, bir kutu içine konmuş bir kedinin aynı anda hem ölü hem de canlı olabileceğini söyler.
Bu teorilerden yola çıkarak farklı gerçekliklerin ya da birbirine zıt görünen durumların aynı anda var olabileceğini aklımızda tutalım; çünkü aslında DARK da senaryosunu bu olasılığa yaslıyor.
KUANTUM DOLANIKLIĞI
Yine kuantum fiziğine dair başka bir paradoks.
Albert Einstein’ın iki bilim insanıyla beraber üzerinde çalıştığı bu paradoksa göre kuantum parçacıkları, birbirlerinden uzakta olsalar bile birbirlerini etkileme kapasitesine sahipler.
Einstein’ın kuantum fiziğini eleştiren ve kuantum mekaniğinin eksik kaldığını söyleyen bir fizikçi olduğunu atlamayalım.
Einstein’ın bu eleştirileri sayesinde de aslında kuantum fiziği daha da gelişmiştir.
Diziyi izleyenler için ise kuantum dolanıklığını felsefik olarak aşk için kullanıldığını da söyleyebiliriz.
İZAFİYET TEORİSİ
Einstein’a gelmişken fiziğin en önemli alanlarından biri olan izafiyet teorisine uğramazsak olmaz ki DARK’ın temalarından biri de bu.
Einstein’ın bu teorisi, ortaya konmasıyla insanlığın uzay ve zaman kavramlarına yönelik olarak bildiği her şeyi alt üst etti.
Kuantum fiziğiyle beraber modern fiziğin temelinde yer alan bu teoriye göre fizik kuralları evrenin her yerinde aynıdır.
Nesnelerin zaman ve uzay içindeki hareketini inceleyen bu teoriyle hem kara deliklerin varlığını hem de gezegenlerin uydularının davranışlarını açıklamak mümkündür.
İzafiyet teorisi şunu der: Herhangi bir nesnenin hareketini, hızını ve zamanı nasıl tecrübe ettiğini hep diğerlerine göreli olarak ölçersiniz. Çünkü ışığın hızı her yerde aynıdır ve hiçbir şey ışıktan daha hızlı hareket edemez. Bu da farklı yerlerde zamanın farklı ölçümlenmesini sağlayacaktır.
Zaman ve uzay, nereden ölçtüğümüze göre değişecektir.
Einstein’in genel izafiyet teorisine göre yerçekimi ise uzay-zamanın enerji ile bükülmesidir.
İşte buradan da şu kavrama geliyoruz:
KARA DELİK
Kara delikler, yerçekiminin çok güçlü olması dolayısıyla en hızlı hareket eden maddeciklerin bile kaçamadığı uzay parçalarıdır. Işık bile kaçamadığı için adı kara deliktir.
SOLUCANDELİĞİ
Yine Einstein’ın genel izafiyet teorisinden yola çıkarak açıklayabildiğimiz bir kavram bu.
Bilimsel olarak Einstein–Rosen köprüsü olarak anlandırılan solucandeliği, Einstein ve fizikçi Nathan Rosen tarafından geliştirilen bir kavram.
Uzayzamanda teorik olarak açılabilecek ve evrendeki farklı noktalar arasında yolculuk yapabilmemizi sağlayacak bir tünel olarak adlandırabiliriz.
Eğer bu tünelü Almanca izleyenler için passage olarak adlandırırsak ne demek istediğimi anladığınızı sanıyorum. Bu tünel farklı yerler arasında da farklı zamanlar arasında da yolculuk sağlayabilecektir.
ZAMANDA YOLCULUK
İşte sonunda bütün bilimsel arkaplanını anlattıktan sonra dizinin ana konusuna geldik.
Biraz önce anlattığım bütün teoriler, başta kuantum fiziği ve izafiyet teorisi olmak üzere, solucandeliği, kara delikler, bunlar bilimsel açıdan zamanda yolculuğu bir olasılık olarak ortaya çıkaran kavramlar.
NASA da Stephen Hawking de bilimsel hesaplamalara göre zaman yolculuğunun mümkün olabileceğini söylüyor.
FELSEFE
Şimdi bütün bu bilimsel arka planı göz önünde bulunduralım ve DARK’ın yönelttiği diğer sorulara, hatta dizinin asıl temeline aldığı sorulara geçelim.
Bunun için de felsefenin alanına giriyoruz.
Diyelim ki zamanda yolculuk mümkün.
Peki geçmişe gidip aldığınız bazı kararları değiştirmeye çalışır mısınız?
Yoksa geçmişe gittiğinizde aldığınız kararları değiştirmeye çalışsanız bile aynı sonuçlar mı ortaya çıkacaktır?
Peki ya gelecek? Geleceğe giderseniz geçmişinizi de aslında etkileyebilir misiniz? Bugününüz hem dünden hem de yarından oluşuyor olabilir mi?
Biraz önce anlattığımız bütün bilimsel kavramları düşünün: Farklı zaman ve farklı mekanlarda aynı anda olabiliyorsanız, herhangi bir noktada aldığınız bir karar ya da gösterdiğiniz bir davranış, hangi uzaymekanda nasıl sonuçlara yol açacaktır?
Kader mi özgür irade mi?
İşte bu da başka bir paradoks.
DETERMİNİZM – GEREKİRCİLİK
İşte bilimden felsefeye kaydığımız nokta da burası.
Bu görüş aslında kökenini pozitif bilimlere dayandırıyor.
Nasıl ki doğa kanunları denen bir şey varsa, ve böylece doğada meydana gelen olayların nedenleri ve sonuçları belliyse, aynı şey insanlar için de geçerli.
Buna göre özgür irade denen bir şey yoktur; bizim davranışlarımız kontrolümüz altında olmayan güçler tarafından yönetilmektedir.
Ancak bu felsefik düşünceyi kadercilikle karıştırmamamız gerekir. Belki ikisi de bizim dışımızdaki güçler tarafından davranışlarımızın ve hayatımızın kontrol edildiğini söylüyor olabilir.
Ama kadercilikte daha çok yolculuk sonucunda varacağımız yerden ve kaderimizden kaçamayacağımız anlayışı yaygınken determinizm, neden sonuç ilişkisine dikkat çeker, bütün davranışlarımızın ve olayların bir nedeni vardır ve olaylar sürekli bu neden-sonuç ilişkisi etrafında, kapsamında gerçekleşir.
Peki determinizm görüşünü en çok ne sarsmıştır? Tabii ki kuantum fiziği. Çünkü doğa kanunları olarak bildiğimiz klasik fizik kurallarının aksine kuantum fiziği, tek bir doğrunun olmadığını, aynı anda birden fazla doğrunun ve neden-sonuç ilişkisinin olabileceğini göstermiştir.
NİHİLİZM
Size çelişkili gelecek ama şimdi determinizmden başka bir uca doğru ilerliyoruz ki yine DARK’ın konularından biri bu.
Nihilizm, bütün değerlerin temelsiz olduğunu, hiçbir şeyin bilinemeyeceğini ve iletişiminin kurulamayacağını söyler.
Gerçek bir nihilist hiçbir şeye inanmaz, bağlılıkları yoktur, hatta belki de sadece yok etmekten başka hiçbir amacı yoktur.
Ahlaki değerlere hiçbir şekilde inanmaz.
Bu görüşün en büyük savunucusu ve geliştiricisi Alman filozof Friedrich Nietzsche’dir ve zaten dizide de bu düşünürün belli sözlerini görürüz.
Nietzsche, nihilizmin nihai olarak ahlaki, dini ve metafizik bütün değerleri yok edeceğine inanıyordu.
Peki diziyi izleyenlere bu kimi andırıyor?
Adam tabii ki.
Şimdi de felsefeden dizide yer alan mitolojik ve dini temalara geçiyorum. Ki ilk adımımız Ariadne.
ARIADNE
Ariadne diyebiliriz ki dizideki temel mitolojik hikaye.
Martha’nın okul tiyatrosunda Ariadne’yi oynadığını biliyoruz ve dizideki başka karakterler için de Ariadne’nin önemli bir yeri var.
Ariadne’nin çok farklı versiyonları var ama en temel özelliğinden bahsedelim.
Giritli kral Minos’un kızı Ariadne.
Minos, oğlu öldürüldükten sonra Atina şehrine saldırır; yapılan ateşkes sonucu Girit’teki canavar Minotor’a her dokuz yılda bir yedi genç erkek ve yedi bakire kızın kurban edilmesine karar verilir.
Atinalı Theseus da kurban edilecek gençlerden biri olunca Girit’e gidip Minotor’u öldürmeye karar verir.
Ariadne, Theseus’u görür görmez aşık olur. Theseus’a Minotor’un olduğu labirentten sağ kurtulması için kendi eliyle sardığı kırmızı bir ip aracılığıyla yardımcı olur.
Hikayenin bundan sonrasının farklı versiyonları var ancak Theseus sonunda Ariadne’yi terk eder ve Ariadne Tanrı Dionysos ile evlenir.
DARK dizisindeki Winden kasabasındaki mağaralarda kırmızı ip olduğunu vurgulamam gerek bu arada.
DİN
Dizide çok fazla dini öğe var.
Karakterlerin isimlerinden başlarsak bile zaten Nuh ve Yunus peygamberlerin isimlerine rastlıyoruz.
Adem ve Havva, Aziz Christopher, kıyamet gibi dini temalar da DARK’ta yer alıyor.
Rubens’in Lanetlilerin Düşüşü adlı kıyameti anlatan tablosunu da dizide görüyoruz.
Bütün bu hikayelere girişmiyorum, siz isterseniz ayrıca araştırabilirsiniz.
O yüzden çok kısa dizinin temelinde yer alan iki kavrama değinip videoyu sonlandırıyorum.
ZÜMRÜT TABLET
“Sic Mundus Creatus Est.”
Bu dizide sürekli gördüğümüz bir söz dizimi.
Latince “Ve dünya yaratıldı” anlamına geliyor.
Kaynağı ise Zümrüt Tablet.
Zümrüt Tablet, Avrupalı simyacıların temel öğretileri olarak kabul ettikleri bir metin.
Eski Yunanların Hermetika olarak adlandırdığı bir metin olan Zümrüt Tabletler’in kaynağı ile ilgili olarak kesin bir bilgi yok.
Hakkında birtakım rivayetlerin bulunduğu Zümrüt Tablet’in kullanılmasına birçok inanış ve dinde rastlayabiliyoruz.
Bu metinlerin yazarı olarak Hermes Trismegistus’un adı geçer.
Hermes Trismegistus’un Antik Mısır’da yaşadığına inanılıyor; bu kişi kimi kaynaklara göre bir düşünür, kimilerine göre ise bir Tanrı.
Yani gizemli ve mitolojik bir kişiden bahsediyoruz.
Bu tabletler, çok kabaca gizli öğreti olarak tanımlanabileceğimiz Batı ezoterizminin temelini oluşturur.
İngiliz fizikçi Isaac Newton’ın da bu tabletleri çevirdiğini sözlerimize ekleyelim.
İnanın gizemli Zümrüt Tabletler’in ne olduğunu anlamakta kuantum fiziğinden daha çok zorlandığımı söyleyebilirim.
TRIQUETRA
İsa’dan önce 500’li yıllara kadar uzanan bir sembol bu. İlk Keltlerin kullandığına inanılan bu sembol dini olarak üç tanrıçayı sembolize ediyordu.
Bugün birçok farklı inançta ve dinde de görüyoruz.
Hıristiyanlık’ta da kullanılan bu sembol, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’tan oluşan Kutsal Üçleme anlamına gelmektedir.
Sizin bu kavramlarla ilgili görüşleriniz ne, eklemek istedikleriniz var mı, diziyle ilgili görüşlerinizi aşağıya alalım.